Rituals are a significant component of culture, shaping various aspects of social life from birth to death. Within this context, rituals naturally encompass a set of activities that foster unity and solidarity within communities, forging a collective identity. Rituals, with their shared experiences, cultivate a sense of belonging and commitment among participants, establishing social bonds infused with emotions. The inherent collective feeling in rituals engages all the senses, encompassing sight, touch, taste, and smell. These sensory elements, deeply entrenched in traditional rituals, play a vital role in creating a profound and enduring impact. However, the landscape of cultural experiences has evolved with the advent of digitalization. Thanks to digital technology, many cultural practices have transitioned to the online environment, or in some cases, the online environment has given rise to a new culture with distinct characteristics. In the wake of these transformations, rituals, an integral facet of traditional culture, have become readily accessible due to digitalization. These shifts have prompted questions regarding the experiences of space and time. With the migration of rituals to the online realm, the most significant transformation and critique have revolved around the loss of physical space. This loss, in turn, impacts the authenticity of rituals and has been perceived as a reduction in the richness of sensory experiences. The digital environment, lacking physical togetherness, may diminish the sense of camaraderie, ultimately impeding the expression of collective emotions. While digitalization offers convenience and comprehensiveness in the realm of rituals, the diminishing physical presence, temporal disconnection, and reduced emotional engagement are interpreted as a loss of originality, often referred to as the "aura" of the ritual experience. Digitalization has, in some cases, eroded the authenticity of rituals, potentially transforming them into consumable commodities.
Ritüeller, kültürün önemli bir parçası olarak doğumdan ölüme, toplumsal yaşamın her alanını şekillendiren deneyimlerdir. Bu bağlamda, ritüeller doğası gereği, topluluklar içinde birlik ve beraberliği sağlayan, kollektif kimlik yaratan faaliyetler bütününü ifade eder. Ritüel olarak paylaşılan deneyimler, katılımcılar arasında aidiyet ve bağlılık duygusu yaratarak sosyal bir ilişki kurulmasını sağlar. Ritüellerin doğasındaki kollektif hissiyat, görme, dokunma, tatma ve koku alma gibi tüm duyularla işlevselleştirilmektedir. Geleneksel ritüellere derinlemesine yerleşmiş olan bu duyusal unsurlar, ritüellerin derin bir etki yaratmasında ve devamlılığında etkili olmuştur. Fakat günümüzde duyusal bağlantılarla kurulan kültürel deneyimler dijitalleşme ile birlikte değişmeye başlamıştır. Dijital teknoloji sayesinde birçok kültürel pratik çevrim içi ortama taşınmış ya da çevrim içi ortam kendine özgü niteliklerle yeni bir kültür meydana getirmiştir. Bu dönüşümlerle birlikte geleneksel kültürün önemli bir parçası olan ritüeller dijitalleşmeye bağlı olarak kolay erişilebilir duruma gelirken, mekân ve zaman deneyimine bağlı olarak birtakım sorular da gündeme gelmiştir. Ritüellerin çevrim içi ortama taşınmasıyla birlikte en önemli dönüşüm ve eleştiri fiziksel mekânın kaybına yönelik olmuştur. Fiziksel mekânın kaybı, ritüellerin özgünlüklerini etkilerken; duyusal deneyim zenginliğinin kaybı olarak yorumlanmıştır. Çünkü dijital ortamda gerçekleşen iletişim, fiziksel olarak bir aradalığı sağlamadığı için bir ortaklık hissini de azaltmaktadır. Ritüelin mümkün kıldığı topluluk duygusunun kaybı insanların kolektif bir duygu sergilemesinin önüne geçmektedir. Dijitalleşme ritüeller açısından kolaylık ve kapsayıcılık sunsa da fiziksel mevcudiyet kaybı, zamansal kopukluk, azalan duygusal katılım ritüel deneyimin özgünlüğünün yani aurasının kaybı olarak yorumlanmaktadır. Çünkü, dijitalleşme ritüellerin özgünlüğünü yok ederek bir tüketim nesnesine dönüştürülmesinin önünü açmıştır. Bu makalenin amacı dijitalleşmenin geleneksel ritüelleri nasıl dönüştürdüğüne odaklanmakla birlikte; bu tartışmayı ritüellerin önemli bir unsuru olan zaman ve mekân deneyimi açısından tartışmaya açmaktır. Bu amaçla, öncelikli olarak dijital ritüeller literatürüne dayanarak, dijitalleşmenin geleneksel ritüelleri yeniden tanımlama, dönüştürme potansiyelleri sorgulanmıştır. Literatür taramasına dayanan betimleyici yöntemden yararlanarak, dijital teknolojinin gelişmesine bağlı olarak geleneksel ritüel deneyiminin yeniden nasıl şekillendiği tartışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Screen and Media Culture, Cultural Studies (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | April 29, 2024 |
Publication Date | April 30, 2024 |
Submission Date | October 31, 2023 |
Acceptance Date | April 8, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |