Objective: To
compare the prevalence and developmental enamel defect (DED) types in primary
teeth in preterm-born with term-born children.
Materials and
Method: This study included 150
children. The children were divided into two groups as premature (n=75, mean
age=7.1±2.9
year) and term-born (control group,
n=75, mean age=7.6±2.5
year). In the clinical examination, DED
and the defect type were recorded according to the modified DED index. Data
were analyzed using Pearson's Chi-Square, Fisher's exact and t-tests.
Results:
DED was observed 34/75 (45.3%) in the
premature group and 15/75 (20%) in the control group (p<0.01). DED was detected
in 193 teeth. The prevalence of DED was higher in the premature group (n=148,
76.7%) than in the control group (n=45, 23.3%). DED was most commonly found in
the maxillary incisors of the premature group and the maxillary molars of the
control group. The DED types were found to be enamel opacity (demarcated
white/cream opacity, demarcated yellow/brown opacity, diffuse opacity as lines,
and diffuse patchy opacity) in 88.5% (n=131) teeth and enamel hypoplasia in
11.5% (n=17) teeth of the premature group, and as enamel hypoplasia in all
teeth of the control group (n=45, 100%). Significantly more teeth in the
premature group than in the control group exhibited demarcated white/cream
opacity and demarcated yellow/brown opacity at the enamel (p<0.01).
Conclusion: This study showed that premature children had more
DED than term-born children, and these defects were mostly observed in the
maxillary incisors and observed as demarcated opacities.
Amaç: Prematüre doğan çocukların süt
dişlerinde izlenen gelişimsel mine defektlerinin (GMD) görülme sıklığı ve
tiplerinin, normal doğum yaşında dünyaya gelmiş çocuklar ile
karşılaştırılmasıdır.
Gereç ve Yöntem: Araştırmaya
150 çocuk dahil edildi. Çocuklar, prematüre doğan (n=75, yaş=7.1±2.9 yıl) ve normal doğum yaşında doğmuş çocuklar (kontrol grubu, n=75, yaş=7.6±2.5 yıl) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Klinik muayenede her iki grupta GMD olup
olmadığı belirlendi. GMD belirlenen dişler, Modifiye GMD İndeksindeki tiplere
göre sınıflandırıldı. Veriler Pearson ki-kare, Fisher'in kesin testi ve t-testi
kullanılarak istatistiksel olarak analiz edildi.
Bulgular: Prematüre grubunda 34/75 (%45.3) çocukta, kontrol grubunda ise 15/75 (%20)
çocukta GMD saptandı (p<0.01). Çalışmada toplam 193 dişte GMD tespit edildi.
Prematüre grupta GMD görülme sıklığı (n=148, %76.7), kontrol grubundan (n=45,
%23.3) daha fazlaydı. En fazla GMD, prematüre grubunda maksiller keser dişlerde,
kontrol grubunda ise maksiller molar dişlerde izlendi. Prematüre grubundaki GMD’nin
%88.5’i (n=131) mine opasitesi (sınırlı beyaz/krem rengi opasite,
sınırlı sarı/kahverengi opasite, diffüz çizgi şeklinde opasite ve diffüz yamalı
opasite) ve %11.5’i
(n=17) mine hipoplazisi tipindeyken; kontrol grubundaki dişlerin tümünde mine
opasitesi (n=45, %100) şeklindeydi. Prematüre grubunda, minede sınırlı beyaz/krem rengi opasite ve
sınırlı sarı/kahverengi opasite bulunan
diş sayısı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fazla
bulundu (p<0.01).
Sonuç: Çalışmanın sonuçları, prematüre
doğan çocukların süt dişlerinde normal
doğum yaşında dünyaya gelmiş çocuklardan daha fazla GMD görüldüğünü, bu
defektlerin çoğunlukla maksiller kesici dişlerde ve minede sınırlı opasite şeklinde
ortaya çıktığını gösterdi.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Dentistry |
Journal Section | Original Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 37 Issue: 1 |