With the increase in container traffic day by day, the need for container fields and ports is increasing at the same rate. In this context, back-storage problems, especially in container terminals, limit port capacities. Therefore, port capacity increases are needed. On the other hand, there are cases where new ports were built in more distant areas from industrial zones due to location problems. This situation both increases transportation costs and puts production facilities at a disadvantage in terms of carbon emissions. In addition, while determining the capacities in the back-storage areas, weather conditions, backyard stacking equipment height limitations and the self-lifting capacities of the containers should be taken into account. In this study, criteria defining the bottlenecks of conventional container stacking systems were determined and analyzed. The results show that the most important criterion is 'Equipment Limitations'. This causes the limitation in the stacking height that determines the port capacity. For this reason, determining a stacking system that can respond to the anticipated capacity increase in the future with appropriate strategic approaches is considered to be the most competitive approach in terms of resource-based view. In this context, highbay container storage-stacking systems will bring competitive advantage to ports trying to solve capacity problems in terms of advantages such as high storage capacities in limited port areas, high operational efficiency, green energy production and lower carbon footprint.
Konteyner trafiğinin her geçen gün artması ile konteyner sahalarına ve limanlarına olan ihtiyaç gün geçtikçe aynı oranda artmaktadır. Bu bağlamda, özellikle konteyner terminallerdeki geri saha problemleri liman kapasitelerini sınırlamaktadır. Bu nedenle, liman kapasite artışlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Diğer taraftan, yeni limanların yer problemleri nedeni ile sanayi bölgelerinden daha uzak bölgelere inşa edilmesi durumları ortaya çıkmaktadır. Bu durum hem ulaşım maliyetlerini artırmakta hem de karbon emisyonları bakımından üretim tesislerini dezavantajlı duruma getirmektedir. Ayrıca, geri-depo sahalarında kapasiteler belirlenirken hava şartları, geri saha istif ekipman kat sınırlamaları ve konteynerlerin zati kaldırma kapasiteleri dikkate alınmalıdır. Bu çalışmada geleneksel konteyner istifleme sistemlerinin darboğazlarını tanımlayan kriterler belirlenmiş ve Bulanık AHP yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar en önemli kriterin ‘Ekipman Sınırlamaları’ olduğunu ortaya koymaktadır. Bu da liman kapasitesini belirleyen istifleme yüksekliğindeki sınırlamaya sebep olmaktadır. Bu nedenle, gelecekte ihtiyaç duyulması öngörülen kapasite artışına cevap verebilecek bir istifleme sisteminin uygun stratejik yaklaşımlarla belirlenmesi kaynak temelli yaklaşım açısından da en rekabetçi yaklaşım olması düşünülmektedir. Bu bağlamda, çok katlı konteyner istifleme sistemleri, kısıtlı liman sahasında yüksek istifleme kapasiteleri, yüksek operasyonel verimlilik, yeşil enerji üretimine olanak vermesi ve daha düşük karbon ayak izi gibi avantajları bakımından kapasite problemlerini gidermeye çalışan limanlar için rekabetçi avantaj getirecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Engineering |
Journal Section | Araştırma Makalesi |
Authors | |
Publication Date | August 24, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 223 |