Bursa, Bilecik, İstanbul, Eskişehir, Söğüt ve İznik müzelerinde
birbirlerine tip ve tarz açısından çok benzeyen taşra stilinde işlenmiş bir grup
Zeus büstü bulunmaktadır. Hiç birisi kazı buluntusu olmayan otuzdan fazla
sayıdaki bu büstlerin büyük çoğunluğu Bursa ve Bilecik müzelerindedir. Büstler
bu makalede çok yönlü incelenmiş ve arkeolojik, topoğrafik, ikonografik ve kült
kapsamında yorumlanmıştır.
Müzelerin envanter defterlerinde büstlerin buluntu yerleriyle ilgili
kısımlara bakıldığında, eserlerin çoğunlukla Bilecik iline ait köylerde ve
birkaçının da civar bölgelerde bulunmuş olduğu dikkati çekmektedir. Buluntu
yeri bilinmeyen büstlerin de Bilecik kökenli olduğu düşünülmelidir.
Büstlerin üzerinde yazıt yoktur ama Zeus'u betimledikleri kesindir.
Çünkü, eserlerin Zeus'un bilinen ikonografik özelliklerini göstermesinin yanı
sıra, büstlerin bulunduğu bölgede Zeus tapınımı yazıtların da belgelediği gibi
yaygındır. Bundan başka, stil olarak aynı tarzda olmasa da aynı bölge ile yakın
bölgelerde bulunmuş bazı yazıtlı Zeus büstlerinin Zeus'a sunulmuş olması bu
yöndeki düşünceyi desteklemektedir. Yörede birçok farklı epitheton ile
tapınım gören Zeus en çok 'Bronton' yan ismi ile karşımıza çıkmaktadır.
Büstlerin bulunduğu aynı bölgede bu tanrıya adanmış sayısız adak taşı ele
geçmiştir.
Eskiçağ'da boyalı şekilleriyle daha canlı bir ifade taşımış olması
gereken ve oldukça tahrip olmuş şekilde günümüze ulaşan Zeus büstleri çeşitli
boylarda ve göğüs hizasında betimlenmiş olup bir tanesi (no. 10) hariç hepsi de
çıplak işlenmiştir. Başlarının arkasında taç taşıyan ve keskin bir simetri ve
uslûplaştırma eşliğinde betimlenmiş olan büstlerin önemli bir özelliği de alın
saçlarındaki anastole'dir. Bu bakımdan büstlerin işlenişinde
Sarapis ikonografisinin bir şekilde etkili olmuş olduğu düşünülebilir.
Eserler büyük bir olasılıkla adak hediyesi olarak işlev görmüşlerdir.
Düşüncemize göre, büstler zamanında büyük adak altarlarının üst kısımlarına
monte edilmiş biçimde duruyor olmalıydılar (bkz. s. 130: Temsili Fotoğraflar).
Bugüne kadar henüz elimize bir altar üzerinde duran ve o altar ile aynı taştan
işlenmemiş bir Zeus büstü geçmemiş olsa da, bazı bilgi ve deliller bu
büstlerin zamanında altarların üzerinde duruyor olduklarına işaret etmektedir.
Büstlerin alt kısımlarındaki dübel delikleri, her koşulda eserlerin bir yere
oturtulduklarını göstermektedir (krş. s. 130). Keza yine, Bilecik bölgesinde
ele geçmiş olan bazı altarların üst kısımlarında da benzer dübel delikleri
görülmektedir. Ayrıca, yine Bilecik kökenli bazı eserler ve yazıtlar bu
büstlerin zamanında altarlar üzerinde durdukları düşüncemize yol açmıştır (bkz.
yuk. s. 127-130). Yazıtsız büstler, olasılıkla, yazıtlı altarların üzerinde
duruyorlardı ve yazıtlardan büstlerde betimlenen tanrının kimliği açıklık
kazanıyor olmalıydı. Makalede ayrıntılarıyla incelenen ve tartışılan veriler
sonucunda büstlerin özellikle Bilecik bölgesinin baş tanrısı olduğu anlaşılan
Zeus Bronton için kullanılmış ve belki de onu betimlemiş olabileceği sonucuna
varılmıştır. Yukarıda da vurgulandığı gibi, büstlerin Zeus Bronton adaklarının
çok yoğun ele geçtiği bir çevrede bulunmuş olmaları bu düşünceyi
desteklemektedir. Fakat bu büstlerin, başlıca Zeus Bronton betimi için
kullanılmış olmalarına rağmen, zaman zaman Zeus Agathios, Zeus Bennios v.b.
gibi tanrıların adakları için de kullanıldıklarını düşünmek mümkündür.
Zeus büstlerinin atölyelerde önceden fabrikasyon usûlü hazırlanarak üretilmiş
ve müşteriye sunulmuş oldukları anlaşılmaktadır. Yerel ustaların belli bir tipi
takip ederek üretim yaptıkları görülmektedir. Her bir büst diğerinden farklı
olsa da sanatçısına özgü olan uslûp farklılıkları yoktur. Bazı büstlerin tip
olarak birbirlerine çok benzemeleri onların farklı ustalar tarafından
yapıldıklarına işaret etmektedir. Zeus büstleri yörenin adak ve mezar
taşlarının da işlenmiş olduğu yerel atölyelerde üretilmiş olmalıdır.
Şimdi olduğu gibi Eskiçağ'da da kırsal özellik gösteren Bilecik ve
teritoryumu Kuzeybatı Phrygia ile Bithynia Bölgesi'nin güneyi arasında sınır
bölgesi konumudadır. Phrygia Bölgesi kendisine komşu olan bölgeleri birçok
açıdan olduğu gibi sanatsal üretim açısından da derinden etkilemiştir. Roma
İmparatorluk Dönemi'nde Phrygia'da bütün eserlerde görülen stil özellikleri
Bilecik büstlerinde de gözlemlenmektedir. Phrygia'nın kırsal kesimlerinde Zeus
heykel biçiminde değil de, daha çok büst biçiminde betimlenmekteydi. Bu
bölgelerde Zeus'un tam boy heykel olarak betimlenmesi ya tanınmıyor ya da
tercih edilmiyor olmalıydı. Taşra insanının Phrygia'daki Zeus tapınımında büst
tipini tercih ettiği anlaşılmaktadır ve Phrygia bu bakımdan da Bilecik
büstlerini etkilemişe benzemektedir. Yani Bilecik ve çevresinde Zeus'un büst olarak
betimlenmesi olgusunun Kuzeybatı Phrygia'dan buraya yayıldığını düşünmekteyiz.
Çünkü Bithynia'da gelenek olmayan Zeus büstü sunusu Kuzeybatı Phrygia'da çok
yaygındır. Büstlerin (Bilecik'ten önce de) Kuzeybatı Phrygia'nın önemli tanrısı
olan Zeus Bronton ile ilişki içinde olması bile bu düşüncenin başlıca
kanıtıdır.
Büstlerin hiçbirisi, hatta üzerinde durduklarını düşündüğümüz
altarların da hiçbirisi in situ bulunmamıştır. Üzerlerinde
büst taşıyan ve Zeus Bronton'a sunulmuş altar adakları tanrının tapınak ya da
kutsal alanlarında (belki de açık havada) duruyor olmalıydılar. Zeus Bronton'un
çok yoğun tapınım gördüğü Bilecik'in güneyi ile güneydoğusunda bu tanrı için
birkaç kutsal alan belirlenebilmektedir.
Bilecik büstlerini kesin tarihlemek bugün için olanaklı değildir.
Ancak, incelemelerimiz sonucunda Bilecik büstlerinin İ. S. 180 ile 220 yılları
arasında üretilmiş olan Kuzeybatı Phrygia'nın kabartma büstlerden biraz daha
sonraki bir zaman diliminde oluşmuş olduklarını söyleyebiliriz. Buna göre bu
büstleri İ. S. 2. yy.'ın sonu ile 3. yy.'ın ilk yarısı arasındaki zamana
tarihlemek mümkündür.
In the museums of Bursa, Bilecik, İstanbul, Eskişehir, Söğüt ve İznik,
there are a group of Zeus busts of local style, all having no inscriptions and
resembling to each other considerably in terms of typology and style. They have
been found mostly in the province of Bilecik and its territory according to the
information provided from the inventory records. Apart from no. 10, all the
busts of Zeus depicted in various sizes are treated nude. The anastole employed
in their hair over the forehead is a major characteristic of the busts, which
carry crown behind their head and are depicted in a sharp symmetry and
stylization. The iconography of Sarapis must have had an effect on the
treatment of the busts in some way. They functioned quite likely as the votive
offerings. In my opinion, the dowel holes seen at the bottom of the busts
indicate that they were once erected on the upper parts of the big dedicatory
altars (see p. 130). In the article, it is argued that the uninscribed busts
stood on the inscribed altars and the gods depicted on the busts must have been
identified from the inscriptions. The busts were possibly employed for Zeus
Bronton, the main deity of Bilecik and its surroundings. Plenty of Zeus Bronton
dedications are known in the same find-spots. Bilecik and its territory is the
border region between northwest Phrygia and Bithynia. Phrygia had a deep
influence on the neighboring regions in many respects. I think that the
phenomenon of depiction of Zeus as a bust in Bilecik was spread from the region
of northwest Phrygia to here, given that the dedication of Zeus busts was not
common in Bithynia. The altars dedicated to Zeus Bronton together with their
busts must have stood in the temples or sacred precincts (maybe in the open
air). It is possible to date the busts of Bilecik between the end of 2nd century
and the first half of the 3rd century.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | May 15, 2014 |
Submission Date | March 5, 2013 |
Published in Issue | Year 2014 |