Kamusal ve özel alanda cinsiyet ilişkilerinin şekillenmesindeki en önemli unsurlardan birisi toplumsal cinsiyet eşitsizliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok nedenden dolayı özel alanda çok daha fazla derinleşen cinsiyet eşitsizliği, son yıllarda yaşanan özel alan kamusal alan tartışmaları ile kamusal alanda da toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunları gündeme gelmektedir.
Gücün ortaya çıkması açısından bakıldığında kamusal alan ve özel alan yaşam pratiklerine bağlı olarak bir iktidar olgusu ortaya koyulmaktadır. Baskın eril iktidarın yer aldığı kamusal alanda ve özel alanda kadınlar, özel alanda tutulmaya çalışılarak, korunması gereken bir grup olarak öngörülmüşlerdir. Bunun sonucu olarak kamusal alanın güçlü bir yapıya yani eril bir varlığa ihtiyacı olduğu algısı oluşturularak kadın hem özel alanda hem kamusal alanda eril gücün tahakkümünde kalmaktadır. Bu bakış açısından hareketle kadınlar ev alanındaki işleri görev olarak üstlenirken, erkekler ise kamusal alanın erkek yapısına ihtiyacı duyulduğu söylenen ekonomik ve politik güce dayalı görevleri üstlenmişlerdir. İş gücüne katılım kamusal alana katılımın bir koşulu olmaktadır. Bu çalışmada bir kamusal alan olan çalışma hayatı içerisinde kadınların ne kadar yer aldıkları ve yer alamamalarının nedenleri incelenmeye çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 9, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 9 Issue: 17 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.