Bu çalışmada, Theodor W. Adorno’nun normatif bir ahlak teorisi oluşturmak yerine ahlak teorilerinin eleştirel reddine yönelerek yadsıyıcı bir perspektif geliştirdiği iddia edilmektedir. Bu savı destekleyecek en önemli uğrak ise trajik bir deneyim olan Auschwitz olayıdır. Agamben’in benzettiği şekliyle, kurbanla celladın birbirine benzediği gri bölge olan Auschwitz, insanlığın imhasıdır ve ahlaki yıkımın en ağır göstergesidir. Soykırımın gerçekleştiği bir yer adından daha fazlasını dile getiren “Auschwitz”, nasıl yaşanması gerektiğine ilişkin iyi yaşam öğretilerinin ortaya koyduğu reçetelerin yol açtığı ahlaki bir yıkım olarak değerlendirilmektedir. Bu yıkım ve onu meydana getiren koşulların hâlâ devam ediyor oluşu, mevcut koşullarda ahlaki ve doğru yaşamın kapalı olduğuna dair bir inanca yol açmaktadır. Adorno’yu bu inanca iten unsurlar ise; geç kapitalizm, araçsal akıl nosyonu, kültür endüstrisinin “uyum” dayatan buyruğu, soğukluk ve kayıtsızlıkla karakterize edilen hakim burjuva eğilimidir. Birbiriyle iç içe olan bu unsurlar, sadece ahlaki alandaki çürümeye değil yaşama dair tüm öğelerde tahribatlara yol açmaktadır. Adorno’nun eleştirel felsefesi, yoğun bir bunalımın yaşandığı döneme rağmen, teslimiyete izin vermeyerek Auschwitz benzeri felaketlerin tekrar meydana gelmemesi için “ne yapılmaması” üzerine yoğunlaşan negatif bir kategorik buyruktan söz etmektedir. Rasyonel temellendirmeye izin vermeyen yeni negatif kategorik buyruk, Kant’ın kategorik buyruğunun aksine somut acıdan yola çıkmaktadır. Bu yönüyle Adorno’nun sözünü ettiği yeni kategorik buyruk, etik bir teori oluşturmanın aksine tam olarak evrensel ilkelerin geçerliliğini ve etik sonuçlarını eleştiriye tabi tutmaktadır.
Theodor W. Adorno Negatif Ahlak Felsefesi Auschwitz Kültür Endüstrisi Negatif Kategorik Buyruk
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Ethics, 20th Century Philosophy |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2024 |
Submission Date | November 14, 2023 |
Acceptance Date | December 29, 2023 |
Published in Issue | Year 2024 |
Tarandığımız Dizinler:
e-ISSN: 2148-5232