The Turkish modernization, which can be taken up to the beginning 18th
century, has similar dynamics and problems in the Ottoman and Republic era.
These dynamics and problems have been reviewed and criticized many times by
many people. One of them was Nurettin Topçu, one of the most important and
leading names of the Turkish conservatism of the Turkish Republic era. He has
different views on reform and reform as a conservative name. He alleges that
change is necessary for people and societies and that the real revolution is
not contrary to conservatism. He also criticizes the Ottoman-Turkish
modernization process within the framework of these views. In this criticism of
the process about two centuries, three issues come to the forefront. The first
of these is that reforms made under the name of revolution could not go beyond
the formal changes and are Western imitation. The second is the denial of the
past during reforms. The third is the division of society into new and old
supporters. He suggests a Turk-Islam Renaissance based on a new philosophical
system in which the mind is dominant as a solution to these problems and the
past is not denied.
Başlangıcı 18. Yüzyıla kadar götürülebilecek olan Türk modernleşmesi, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde benzer dinamiklere ve problemlere sahiptir. Bu dinamikler ve problemler, pek çok kez pek çok kişi tarafından incelenmiş ve eleştirilmiştir. Söz konusu kişilerden biri de Cumhuriyet dönemi Türk muhafazakârlığının en önemli ve önder isimlerinden olan Nurettin Topçu’dur. Topçu, muhafazakâr bir isim olarak reform ve inkılap konularında farklı görüşlere sahiptir. Değişimin, insanlar ve toplumlar için zaruri olduğunu ve gerçek inkılabın muhafazakârlığa ters düşmediğini savunmaktadır. Osmanlı-Türk modernleşme sürecini de bu görüşler çerçevesinde ele almakta ve eleştirmektedir. Topçu’nun yaklaşık iki asırlık bu süreci eleştirisinde üç konu öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki inkılap adı altında yapılan yeniliklerin şekilsel değişiklerden öteye gidemediği yani bir Batı taklitçiliği olduğudur. İkincisi yapılan yenilikler sırasında özden kaparak mazinin inkâr edilmesidir. Üçüncüsü ise yeni ve eski taraftarları şeklinde toplumun ikiye bölünmesidir. Topçu, bu sorunların çözümü olarak ise aklın egemen olduğu, mazinin inkâr edilmediği, yeni bir felsefe sistemine dayanan bir Türk-İslam Rönesans’ını önermektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | October 28, 2018 |
Submission Date | August 15, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 6 Issue: 2 |
e-ISSN: 2148-5232