Âhâd haberin bilgi ve amelî değeri, fıkıh usulünün temel tartışma
konularından birini oluşturmaktadır. Mahiyeti itibariyle zan ifade ettiğinden
âhâd haberin bilgi kaynağı olmadığı, fakat amelî açıdan bağlayıcı olduğu
hususunda hâkim bir kanaat bulunmaktadır. Âhâd haberi amelî açıdan bağlayıcı
bulan usûlcüler de bunun meşruiyet dayanağı ve kabul kriterleri konusunda faklı
kanaatler ortaya koymuştur. Kimi usûlcüler, meşruiyeti akla dayandırırken;
kimisi nakle dayandırmıştır. Yine bazısı sıhhat kriteri olarak isnâdı merkeze
alırken; bazısı âhâd haberin umûmu’l-belvâ bir konuda olmamasını, kıyasa uygunluğunu,
Kur’ân’a arz edilmesini ve râvînin kendi rivâyetine bağlılığını esas
almaktadır.
Ebû İshâk eş-Şîrâzî, Şâfi‘î geleneğinde İmâm Şâfi‘îden sonra âhâd haber
teorisini cedel/münazara yöntemi ile geniş bir perspektifte ele alan ve
başarılı bir biçimde işleyen ilk usûlcülerdendir. Şîrâzî’nin temel kriterler
bağlamında âhâd habere yaklaşımı, İmâm Şâfi‘î’nin yaklaşımı ile örtüşmektedir.
Ancak o, konuyu daha sistematik bir biçimde ele almış ve diğer teorisyenlerin
konuyla ilgili görüşlerini de kritize ederek Şâfi‘î geleneğine önemli katkı
sağlamıştır. Bu çalışmada, Şîrâzî’nin usûl anlayışında âhâd haberin bilgi ve
amelî değeri üzerinde durulacak, ayrıca haberin kabul edildiği ve reddedildiği
durumlar incelenmeye çalışılacaktır.
Knowledge and practice value of ahbār al-āhād (solitary reports) remains a matter of discussion as far as
methods of fiqh (Islamic jurisprudence) are concerned. The common belief is
that ahbār al-āhād are not regarded as source of
information due to their vulnerability to doubts but they may be binding in
practice. However, even methodists who find ahbār al-āhād as binding in practice have voiced controversial opinions as regards
their legitimacy and acceptability. While some methodists tend to base
legitimacy upon reason, others base it upon narration. Also, some other
methodists take isnad, which literally means “support”, as the base of
reliability criterion. Still others are of the opinion that ahbār al-āhād should not be considered in the case of umum al-balwa (generality of
the hardship), they should conform to qiyas (analogical deduction), they
should be evaluated according to the Holy Quran, and that the narrator should
act consistently with his own narration.
Abu Ishaq al Shirazi is one of the first
methodists to have handled and successfully discussed the issue of ahbār al-āhād with a comprehensive dialectic/disputation method after Imam
Al-Shafi`i in the Shāfiʿī tradition. The approach taken by Al-Shirazi is
consistent with that of Imam Al-Shafi`i
in terms of its basic criteria. However, he handles the issue more
systematically, thus contributing a great deal to the Shāfiʿī tradition by also criticizing the relevant viewpoints of
other theorists. The present study aims to focus on knowledge and
practice value of ahbār al-āhād in view of the approach of Al-Shirazi regarding Islamic methodology and also to
investigate the cases where ahbār al-āhād are accepted and
rejected.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Article |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2019 |
Acceptance Date | December 10, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 42 |
Harran İlahiyat Dergisi-Harran Ilahiyat Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.