Ancient mushafs are important sources of information on Islāmic sciences such as qirāat, rasm al-mushaf and history of mushaf. Many ancient mushafs, which are the written form of our holy book and one of the artifacts of our cultural heritage, are included in the inventory of the Topkapı Palace Museum and the Museum of Turkish and Islāmic Arts in our country. However, there are also a considerable number of ancient mushafs in western countries such as France, Germany and England. In the West, it is seen that there has been an interest in early mushafs since the 19th century, and important studies are still being carried out with personal / institutional efforts. On the other hand, some Muslim scholars living in different countries began to conduct technical studies on early mushafs about two centuries after the West, and this field of research has only recently become a popular field in Turkey. Although it is too late to show this interest, it is very important to examine the ancient mushafs from a Muslim point of view to evaluate the information they provide in a healthy way. In the West, names such as François Déroche stand out alongside institutions such as the Corpus Coranicum, which conducted serious research on early mushafs. The French researcher Déroche is regarded as an authority on dating mushafs by considering the orthographical forms used in them. However, in such studies on ancient mushafs, although some evaluations are made under the headings of qirāat and rasm al-mushaf, it is seen that evaluations are not made by taking into account all the qirāat literature, both sahih and shāz, and superficial determinations are made. It is known that Tayyar Altıkulaç was the first one to begin his studies on early mushafs in our country. The main theme of Altıkulaç's studies, who examined and published many mushafs in different museums/libraries, is to prove that the Qur'an has survived to the present day without change. In addition, although Altıkulaç made evaluations in terms of qirāat and rasm al-mushaf, it is not possible to say that these evaluations are sufficient. This study, one of the few studies on early period mushafs in Turkey, examines the Arabe mushaf number 358 in the National Library of France. The aim of this study is to introduce one of the hundreds of mushafs that are in the inventory of different museums or libraries but have not been studied academically, to the field of recitation. In addition, it is to make a detailed examination by considering the points that names such as Déroche in the West have left incomplete in the titles of recitation and rasm al-mushaf, and thus to contribute to interested researchers and the field. In this study, the mushaf numbered BNF Arabe 358, which consists of eight separate sections, has been analyzed primarily in terms of its formal characteristics, based on calligraphy-illumination art and mushaf history sources. It has been determined that Kufic calligraphy was used in all the parts of the mushaf and the dots for the letters were added later. Considering the information found in some parts of the mushaf and the spelling characteristics of the letters, it is thought that the mushaf may belong to the 9th-10th centuries. Although there are differences in a few places indicating shāz qirāat, the dots placed on the letters are more in accordance with the qirāat of the Kūfī schools of qirāat, and three words were also found to be written in violation of the rules of the rasm al-mushaf.
İslâm’ın ilk asırlarına ait kadim mushaflar şekilsel özellikleri yanında imlası, harf noktaları ve harekeleri bakımından kıraat, resm-i mushaf ve mushaf tarihi gibi ilim dalları açısından oldukça önemli bilgiler sunabilmektedir. Kutsal kitabımızın mücessem hali ve kültür mirasımızın eserlerinden olan birçok kadim mushaf, ülkemizdeki Topkapı Sarayı Müzesi ve Türk ve İslâm Eserleri Müzesi envanterinde yer almaktadır. Ancak Fransa, Almanya, İngiltere gibi batı ülkelerinde de azımsanmayacak derecede çok miktarda kadim mushaf bulunmaktadır. Ülkemiz müzelerinde yer alan mushafların aslına erişim ve dijital materyallerine ulaşım açısından halen ciddi zorluklar mevcut olsa da batı ülkelerindeki kütüphane/müze koleksiyonlarında bulunan mushaflara internet üzerinden erişim oldukça kolay vaziyettedir. Bu durum Batı ile aramızdaki dijitalleşme seviyesi farkıyla elbet açıklanabilir. Ancak Batının erken dönem mushaflara 19. asırlardan itibaren alaka duymaya başladığı, kişisel/kurumsal gayretlerle halen ciddi incelemeler yapılmaya çalışıldığı dikkate alındığında mezkûr durumun dijitalleşmeden öte mushaflara duyulan alakayla ilintili olduğu tahmin edilebilmektedir. Bu alakanın da masumiyetten öte art bir niyet taşıdığı, zikri geçen araştırmalarda Kur’ân-ı Ker’îm’in ilahi bir kitap olmadığı tezini kanıtlama amacına yönelik yapılan yorumlardan anlaşılabilmektedir. Buna karşın farklı ülkelerde yaşayan bazı Müslüman araştırmacılar, Batıdan yaklaşık iki asır sonra, erken dönem mushaflar üzerine teknik boyutta çalışmalar yapmaya başlayabilmiş, söz konusu araştırma sahası ülkemizde de çok yakın dönemlerde rağbet görmeye başlayan bir alan haline gelmiştir. Bu rağbeti göstermekte geç kalınmış olmakla birlikte kadim mushafları bir müslüman gözüyle ele alıp incelemek, onların verdiği bilgilerin sağlıklı değerlendirilmesi açısından çok önemlidir. Zira kırâat ilminin temelini oluşturan Kur’ân kelimelerinin farklı okunuşlarına dair literatürde yer almayan örnekler bazı kadim mushaflarda görülebildiği gibi, mushafların imlasını inceleyen resm-i mushaf ilminin mevcut kaidelerine uymayan yazım şekillerine dair örneklerle de erken dönemlerde yazılmış mushaflarda rastlanabilmektedir. Bu sebeple erken dönem mushafların, üzerine ihtimamla durulan bir alan olarak görülmesi ve üzerine yapılacak çalışmaların teşvik edilmesi önemlidir. Batıda, erken dönem mushaflar alanında, ciddi bütçelerle detaylı araştırmalar yapan Corpus Coranicum gibi kurumlar yanında François Déroche gibi isimler öne çıkmaktadır. Fransız araştırmacı Déroche, mushaflarda kullanılan imla şekillerini dikkate alarak mushaflar için tarih tespiti noktasında otorite olarak kabul edilmektedir. Lakin Batıda kadim mushaflar üzerine yapılan çalışmalarda her ne kadar kırâat ve resm-i mushaf başlıklarında bazı değerlendirmelerde bulunulsa da sahih-şâz bütün kırâat külliyatını dikkate almak suretiyle değerlendirmelerde bulunulmadığı, yüzeysel tespitler yapıldığı görülmektedir. Ülkemizde kadim mushaflar üzerine halen devam eden çalışmaların arasına dahil olan bu çalışmada, onlarca erken dönem mushafın muhafaza edildiği ve tüm bu mushafların dijital olarak erişime sunulduğu Fransa Milli Kütüphanesinde yer alan Arabe 358 numaralı mushaf incelenmektedir. Bu araştırmadaki amaç, muhtelif müze veya kütüphanelerin envanterinde yer almakla birlikte ilmî açıdan incelenmeyen yüzlerce mushaftan birini tanıtarak erişilebilir kılmak, Batı’da Déroche gibi isimlerin kırâat ve resm-i mushaf başlıklarında eksik bıraktığı noktaları da nazara alarak detaylı inceleme yapmak suretiyle ilgi duyan araştırmacılara ve alana katkı sunabilmektir. Çalışmada, tek bir mushaf olarak kayıtlarda yer almakla birlikte aslında sekiz ayrı cüzden müteşekkil olan BNF Arabe 358 numaralı mushaf, öncelikle şekilsel özelikleri itibariyle; hat- tezhip sanatı, mushaf tarihi kaynakları esas alınarak incelenmiştir. Mushafın tüm cüzlerinde kûfî hat kullanıldığı, sonradan harf ve hareke için noktalar eklendiği, âyet sonu, tahmîs-ta‘şîr işaretleri bakımından yeterli sayıda örnek ihtiva ettiği görülmüştür. Mushafın bazı cüzlerinde mevcut bulunan vakıf kaydı ve harflere ait imla hususiyetleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede cüzlerin genel olarak 3-4/9-10. asırlara ait olabileceği kanaatine vasıl olunmuştur. Birkaç örnekte şâz okuyuşlara delalet eden farklılıklar tespit edilmekle birlikte kırâat farklılıklarına işaret eden harf-hareke noktalarının Kûfeli kurranın okuyuşuyla daha çok örtüştüğü görülmüştür. Resm-i mushaf kaideleri açısından sadece birkaç örneğe rastlanan mushafta, üç yerde resmü’l-mushaf kaideleriyle uyumsuz imla tespit edilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Recitation of the Qur'an and Qiraat |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2023 |
Submission Date | August 8, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |
Hitit İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 International License (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.