Hz. Osman zamanında istinsah edilmelerine bağlı olarak Mesâhif-i Osmaniyye olarak anılan mushafların imlaları, yazının ilerlemesiyle birlikte vücut bulan gelişmiş imladan kimi yönlerden farklılık arz etmektedir. Zira resm-i Osmânî kavramıyla ifade edilen mushaf imlası yazı-okuyuş örtüşmesi ve imlada yeknesaklığı tazammun etmemesi yönüyle resm-i kıyasi olarak anılan gelişmiş imladan ayrılmaktadır. Sahabenin icmaına konu olması hasebiyle sonraki mushaf kitabeti uygulamalarında ittibası vacip görülen resm-i Osmaniyi tespite yönelik olarak erken dönemlerden itibaren yürütülen incelemeler çerçevesinde belli bir literatür oluşmuştur. Teori ve pratiğe dayanan imla bilgisi çerçevesinde vücut bulan bu literatür çoğu kelimenin imlası hakkında birlik arz etse de azımsanamayacak sayıdaki kelime itibariyle bilgi farklılığını barındırmaktadır. Bu fark, kimi zaman bir metnin bahsettiği imla özelliğine diğer metnin işaret etmemesi şeklinde kendisini göstermiştir. Nitekim mushaf imlasının ana başlıklarından biri olan hazif-isbat konusunda Dânî’nin metninin daha isbatçı bir yaklaşım sergilemesine karşın Ebû Dâvûd’un metninin daha hazifçi bir yaklaşım arzetmesi buna örnek gösterilebilir. Anılan fark kimi zaman da bazı metinlerin eksik bilgi vermesinin veya onun ifadelerinin sonrakiler tarafından hatalı değerlendirilmesinin sonucu olarak zuhur etmiştir. Bütün bunlar bir imla özelliğini literatüre dayalı olarak tayin edebilmek için geniş bir kaynak araştırması yapmayı icap ettirmektedir. Bu yönde bir araştırma ise kaçınılmaz olarak ana kaynakların yanı sıra onlardaki bilgi eksikliği ve hatasını tespit etme, dolayısıyla da istidrakte bulunma amacıyla kaleme alınmış tali metinlere başvurmayı da gerekli kılmaktadır. İşte istidrak türü incelemeyi barındırdığı ifade edilebilecek metinlerden biri, on birinci asır mağrib ulemasından İbnu’l-Kâdî el-Miknâsî’nin (öl. 1082/1672) kısa adı Beyânü’l-hilâf ve’t-teşhîr ve’l-istihsân olan eseridir. Bu eserinde İbnu’l-Kâdî, Ebû Dâvûd Süleyman b. Necâh’ın (öl. 496/1103) sükût ettiği, Muhammed b. Muhammed el-Harrâz’ın (öl. 718/1318) gözden kaçırdığı, Fas ve Mağrib’te mushaf kitabeti çerçevesinde vücut bulan cari amelin de kitabi bilgi desteğinden yoksun olduğu yerlerde oluşan boşluğu telafiye çalışmıştır. Dolayısıyla bu yazıda İbnu’l-Kâdî’nin anılan eserinde yürüttüğü istidrak kabilinden inceleme, anılan başlıkları itibariyle ele alınacak ve buradan hareketle de imlanın tayin ve tespitinde temel metinlerle yetinmeyip tali metinlerin sunacağı bilgi ve değerlendirmelere başvurmanın gerekliliğine de işaret edilecektir. İbnu’l-Kâdî üzerine ülkemiz özelinde kaleme alınmış müstakil bir çalışmaya rastlanılamamıştır. Zira İbnu’l-Kâdî DİA’da bir madde çerçevesinde bahse konu edilmememiştir. Keza Beyânu’l-hilâf’taki incelemenin mihverini oluşturan Ebû Dâvûd ve Harrâz’la ilgili maddeler başta olmak üzere DİA’nın mushafa müeallik hiçbir maddesinde İbnu’l-Kâdî’ye yer verilmediği görülmüştür. İbnu’l-Kâdî’nin genelde mushaf imlası birikimine özelde ise Meğaribenin mushaf imlası tasavvuruna olan katkısı dikkate alındığında bu durum bir eksiklik olarak ifade edilebilir. Arapça çalışmalara gelince tespitlerimize göre Beyânu’l-hilâf’ın naşirinin neşrin dirâse kısmında yürüttüğü incelemeyi dışarda tutarsak bu yönde müstakil bir çalışmanın mevcut olmadığı ifade edilebilir. Neşrin dirâse kısmında ise eserin içerdiği istidrake müstakil olarak değinilmemiştir. İbnu’l-Kâdî’nin istidrak yönünü müstakil olarak ele alan tek çalışma olarak Sîrîn Dâde ve Kemal Gidde’ye ait olan ve bu çalışmanın kaynakları arasında yer alan makale gösterilebilir. Ne var ki bu makale, İbnu’l-Kâdî’nin el-Fecru’s-sâtı‘ isimli eserinde İbn Berrî’nin (öl. 731/1331) ed-Düreru’l-levâmi‘ine yönelik istidraki bahis konusu etmektedir; dolayısıyla da mushaf imlasıyla ilgili değildir. Bütün bunlar İbnu’l-Kâdî’nin Beyânu’l-hilâf’ının tazammun ettiği istidraki müstakil bir makalede ele almaya meşru zemin oluşturmaktadır. Pek tabii ki bu yazı imla konusunu mihver aldığı için harekeleme sistemi olarak ifade edilebilecek zabt olgusu dışarıda tutulacak, dolayısıyla da İbnu’l-Kâdî’nin zabta müteallik değerlendirmeleri başka çalışmalara bırakılacaktır. İbnu’l-Kâdî üzerine kaleme alınmış müstakil bir çalışma olmadığı için yazıda İbnu’l-Kâdî’nin hayatı hakkında derli toplu bilgi verilecektir.
The orthography of the Muṣḥafs, which were transcribed during the time of the khalifa Uthman, known as Maṣāḥif al-ʿUthmāniyye, exhibits differences in certain aspects compared to the advanced orthography that evolved with the progression of writing. The concept of rasm al-ʿUthmānī, representing the orthography of the muṣḥafs, differs from the advanced orthography represented by the concept of rasm al-qiyāsī, as it does not encompass the alignment of writing and reading and lacks uniformity in orthography. Due to the consensus of the companions, there has been a general acceptance in subsequent scriptural studies to base it on rasm al-ʿUthmānī. Therefore, investigations into determining rasm al-ʿUthmānī have been ongoing since early periods, resulting in a literature on the subject. The literature that has emerged within the framework of theoretical considerations regarding how the articulation of Qur’anic words should be and the practical orthographic knowledge based on the application in the muṣḥafs often presents a sense of unity. However, this unity may give way to differences in the orthography of certain words. This difference can be the result of one text not referring to the orthographic feature mentioned in another text or the consequence of some texts providing incomplete or incorrect information. This situation necessitates conducting extensive source research for determining an orthographic feature and including texts written with the purpose of identifying and correcting information deficiencies and errors in the examination, thus engaging in scrutiny. One of the texts containing this type of scrutiny is the work of Ibn al-Qādī al-Miknāsī, a Maghreb scholar from the 11th century, titled shortly “Bayānu’l-khilāf ve’t-tashhīr ve’l-istiḥsān”. The majority of the fundamental texts in this field were authored by Maghreb scholars. Due to various reasons causing a certain shift in the transmission of texts reflecting the orthography accumulation of the east, the Maghreb's experience gained prominence. In this context, the rich experience in the field of Muṣḥaf orthography among the scholars of the Maghreb, can be attributed to their adherence to the Qira'ah and the influence of the Maliki school on practical jurisprudence. Oral information received from Imam Nāfi‘ and bookish sources like Ghāzī b. Qays's (d. 199/814) "Hija’u’s-sunne" played pivotal roles as pioneering texts in this experience. Pioneering texts, offering both oral and written information, and based on practical applications in the Muṣḥafs, have been systematically presented in the field of Mushaf orthography by Abū ʿAmr al-Dānī's (d. 444/1053) al-Muqni‘ fī ma‘rifati marṣūmi meṣāḥifi’l-amṣār and Abū Dāwūd Sulaimān b. Najah's (d. 496/1103) Mukhtaṣaru’t-tabyīn li-hijāi’t-tanzīl, assuming the role of foundational texts. Abu’l-Hasen ʿAli b. Muḥammad al-Murādī al-Belensī's (d. 564/1169) Kitābu’l-munṣıf complements Abu Dāwūd's work by partially incorporating its content, and Qāsim b. Fīrrūh al-Shāṭibī's (d. 590/1194) ʿAqîletü Etrâbi’l-Kaṣāid serves as a supplementary text with partial additions to al-Dānī's al-Muqniʿ. Muḥammad b. Muḥammad al-Kharrāz's (d. 718/1318) Mavridu’ẓ-ẓamʾān fī rasmi’l-qur’ān has undertaken the mission of consolidating the accumulated knowledge in the field, especially where the aforementioned four foundational texts differ on certain aspects based on specific criteria. However, within this literary framework, certain gaps have emerged. One of the prominent gaps is the omission of information on how orthography should be in places where Abū Dāwūd remained silent and the oversight of Kharrāz in addressing the orthography of certain words. Another gap has manifested itself as a disparity between the information provided in sources and current practices. Consequently, commentary studies on Kharrāz, who gained a certain dominance in later period literature, have sought to address these gaps. One of the texts embodying this type of examination is Bayānu’l-khilāf ve’t-tashhīr ve’l-istiḥsān, authored by Ibn al-Qāḍī. In this article, the examination conducted by Ibn al-Qāḍī in his mentioned work will be discussed under main headings related to istidrak, and from there, the necessity of resorting to secondary texts for information and evaluations when determining and establishing orthography will be emphasized. As the article revolves around orthography, the diacritic system, which can be expressed as the system of marks, will be excluded, and therefore, Ibn al-Qāḍī's evaluations related to diacritics will be left for other studies. Given the absence of a dedicated study on Ibn al-Qāḍī in our country, the article will begin by providing a concise overview of Ibn al-Qāḍi's life before delving into the dimensions of his istidrāk.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Recitation of the Qur'an and Qiraat |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | January 12, 2024 |
Acceptance Date | May 2, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
Hitit İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 International License (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.