“Dünya tasviri” bir müellifin yaşadığı dönemde dünyayı nasıl gördüğü ve nasıl tasavvur ettiği ile ilişkilendirilebilir. Kullandığı kaynaklar, tevarüs ettiği ilim geleneği, yaşadığı çağ ve toplum bu tasviri şekillendirmektedir. İslam coğrafyacılığı, tercüme hareketleri esnasında hicri II / miladi VIII. yüzyılda Hint, İran ve Yunan’dan coğrafya metinlerinin Arapçaya tercüme edilmesi ile başlamıştır. İslam alimleri tercümeler ile farklı medeniyetlerin ilmi birikimleriyle tanışmıştır. Bu birikimin İslam ilmî birikimiyle karşılaşmasıyla ise yeni bir gelenek oluşmuştur. İslam coğrafyacılığı genel itibari ile iki ekol olarak temayüz etmektedir. Bunlardan ilki İslam coğrafyacılığının klasik çağı olarak nitelendirilen hicri III / miladi X. yüzyılda Irak merkezli coğrafyacıların oluşturduğu ve genel dünyayı tasvir eden “Irak Ekolü”dür. Diğeri ise bölgesel bir coğrafya anlayışına sahip Belh ekolüdür. Irak ekolü coğrafyacıları matematiksel ve astronomik coğrafyaya çok daha fazla önem atfetmiş, eserlerinde dünyanın şekli, yeryüzünün hareketleri, enlem ve boylamları (tûl ve arz), ekvatorun uzunluğu, gök cisimlerinin dünyaya uzaklıkları, çapları ve yarıçapları gibi konulara daha çok yer vermişlerdir. Çalışmanın ana konusunu Irak ekolünün iki önemli temsilcisi olan İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste'nin dünya tasvirleri oluşturmaktadır. İbn Hurdâzbih (ö.300/912-13), İslam coğrafyacılığının ilk dönem en önemli temsilcilerindendir. Kitâbü’l-Mesâlik ve’l-Memâlik adlı eseri Irak ekolünde yazılmış ilk kitaptır. Ayrıca İbn Hurdâzbih, İslam coğrafyacılığında mesalik ve memalik (ülkeler ve yollar) türünün başlatıcısı kabul edilmektedir. Eserinde ülkeleri, hanedanların yollarını tarif etmiş, bunun yanı sıra yeryüzü, yeryüzünün merkezi, mamur alanları, ilginç yönleri ve harikaları (acâib ve garâib), halkları ve bölgeleri gibi ekümenik dünyaya dair bilgilerden de bahsetmiştir. Yerleşik alanları 24. enlem dairesinden başlatan İbn Hurdâzbih, dünyanın daire gibi yuvarlak olduğunu ve evrenin ortasında durduğunu söylemiştir. Jeosentrik anlayışını ise yumurta metaforu ile ifade ederek Batlamyus’un dünya merkezli evren teorisini miras almıştır. Nitekim İbn Hurdâzbih, kitabının girişinde Batlamyus’un sınırlar ve ölçümlerine dair bilgilerinden istifade ettiğini, hatta onun eserini “el-lügâtü’s-sahiha” olarak tanımladığı Arapçaya tercüme ettiğini de eklemiştir. Eserinde eşyaları çekme açısından dünyayı mıknatısa benzeterek yerçekimine de atıfta bulunmuştur. İbn Rüste (ö.300/913’ten sonra) ise A’lâkü’n-Nefise’de ilk olarak gök cisimlerinin büyüklükleri ve durumlarını ele alarak astronomik coğrafyaya dair anlatımda bulunur. İbn Rüste, eserinin merkezine Kabe’yi yerleştirmiş ve ardından mesâlik ve memâlik bahsine geçmiştir. Bunun yanı sıra İbn Rüste’nin de dünya merkezli evren teorisinden bahsetmesi yine eserini önemli kılan noktalardan biridir. Eserinde dünyanın şeklinin daire olmasına uzunca değinen İbn Rüste’ye göre dünya evrenin ortasında boşlukta asılı durmaktadır. Dünyanın şekline, hareketlerine, enlem ve boylamlarına, iklim derecelerine, hacmine, boyutlarına ve dünyayı saran hava tabakasına da eserinin girişinde ayrıntılı şekilde yer vermektedir. Bu anlatımda diğer görüş sahiplerinin de fikirlerini karşılaştırmaktadır. Irak ekolü müelliflerinde yaygın görülmeyen, ayetlerden ve diğer eserlerden rivayetlere de yer verme üslubu, eserinin girişinden itibaren İbn Rüste tarafından kullanılmıştır. Çalışmada İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste’nin eserlerinde fiziki dünyayı tasvirleri incelenecektir. İslam coğrafyacılığının başlangıcı sayılabilecek klasik bir dönemde iki Irak ekolü coğrafyacısının dönemin coğrafya algısı ve miras edindikleri coğrafi bilgileri nasıl işledikleri ortaya konulacaktır. Nitekim her iki müellif de dünya sistemlerinde Batlamyus’un dünya merkezli evren teorisinden etkilenmiş, onun astronomi ve coğrafyaya dair çalışmalarını takip etmişlerdir. İbn Hurdâzbih ve İbn Rüste, dünyayı betimlerken benzer olarak yumurta metaforunu kullanmışlardır.
Hitit Üniversitesi'ne Din ve Coğrafya Sempozyumu'nu düzenledikleri için teşekkür ederim.
The term “world depiction” can be associated with how an author perceives and conceptualizes the world during the period in which they live. The sources they utilized, the intellectual tradition inherited, the era, and the society, all shape their depiction. Islamic Geography began with the translation of geographical texts from Indian, Persian, and Greek into Arabic during the 2nd century AH / 8th century CE translation movements. Islamic scholars encountered the scientific accumulations of different civilizations through translations. The encounter of this accumulation with Islamic scholarly tradition gave rise to a new tradition. In Islamic geography, two main schools are generally distinguished. The first is the Iraq school, formed by geographers centered in Iraq during what is referred to as the classical era of Islamic geography in the 3th/10th century. The second is the Belh school with a regional understanding of geography. Scholars from the Iraq school attributed much more importance to mathematical and astronomical geography. In their works, they addressed topics such as the shape of the world, the movements of the Earth, latitudes and longitudes ('tûl and arz'), the length of the equator, distances to celestial bodies, diameters and radii. This study primarily focuses on the world depictions of two important representatives of the Iraq school, Ibn Khurrdadhbih and Ibn Rustah. Ibn Khurrdadhbih (d. 300/912-13) is considered one of the earliest and most significant figures in Islamic Geography, and his work Kitab al-Masaliq wa’l-Mamaliq is the first book written in the Iraq school. He is recognized as the initiator of the Mesalik and Memalik genre in Islamic geography. Additionally, Ibn Khurdadhbih is regarded as the initiator of the genre of 'mesalik' and 'memalik' (countries and routes) in Islamic geography. In his work, Ibn Khurdadhbih described countries and the routes of dynasties, as well as providing information about the ecumenical world, including the earth, its center, inhabited areas, interesting features, marvels, peoples, and regions. Starting settlements from the 24th parallel, Ibn Khurdadhbih described the world as round like a circle and situated at the center of the universe. He expressed his geocentric understanding using the metaphor of an egg, inheriting Ptolemy's geocentric theory of the universe. Indeed, Ibn Khurdadhbih stated in the introduction of his book that he benefited from Ptolemy's boundaries and measurements, and even translated his work, which he described as “al-lugatu al-sahiha” (the correct language) into Arabic. He also likened the Earth to a magnet in terms of attracting objects and made reference to gravity. Ibn Rustah (d. 300/913), on the other hand, addresses astronomical geography in his work A’lâq el-Nafisah by first discussing the sizes and conditions of celestial bodies. He places the Kaaba at the center of his work and then moves on to the discussion of routes and regions. Additionally, Ibn Rustah's mention of the geocentric theory of the universe in his work is another important aspect. He extensively discusses the circular shape of the earth, stating that the earth hangs suspended in space at the center of the universe. In the introduction of his work, Ibn Rustah provides detailed information about the shape, movements, latitudes and longitudes, climate zones, volume, dimensions and the atmospheric layer surrounding the earth. He also compares the opinions of other scholars in this narrative. Ibn Rustah adopts a style of including narrations from verses and other works, which is not commonly seen among authors of the Iraqi school, starting from the introduction of his work. The study will examine the depictions of the physical world in the works of Ibn Khurdadhbih and Ibn Rustah. It will elucidate how two geographers from the Iraqi school processed the geographical perceptions of their time and the geographical knowledge they inherited during the classical period, which can be considered as the beginning of Islamic geography. Indeed, both authors were influenced by Ptolemy's geocentric theory of the universe (falaq) in their worldviews and followed his astronomical and geographical studies. Ibn Khurdadhbih and Ibn Rustah employed a similar egg metaphor when describing the world.
Islamic Geography Iraqi Geographic School World Depiction Ibn Khurradadhbih Ibn Rusta Depiction of the World.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Literary Studies (Other), History of Islam |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2024 |
Submission Date | December 31, 2023 |
Acceptance Date | April 4, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 23 Issue: Din ve Coğrafya |
Hitit Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License (CC BY NC).