Tarih boyunca insanların daha erdemli ve ahlaki bir şekilde yaşamalarını sağlamak üzere dinler hep var olmuştur. Bu dinler semâvî ve gayri semâvî olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Semâvî dinler, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’dır. Zikredilen her üç dinin kendilerine mahsus bir kutsal kitabı bulunmaktadır. Günümüzde de varlığını sürdüren bu üç semâvî dinin kitaplarından ilk ikisinin -Tevrat’ın ve İncil’in- Allah katından gönderildiği şekliyle orijinalliğini muhafaza ederek günümüze ulaşmadığı, aksine gerek Tevrat gerekse İncil’de olsun bir kısım tahrifatın meydana geldiği Kur’an ayetlerinden müşahede edilmektedir. Ayrıca bu iki kitaptan biri olan Tevrat’ın on üç nüshasının bizzat Hz. Musa tarafından yazıldığı ve ahit sandığına konulduğu ancak ahit sandığındaki bu metinlerin Hz. Musa’dan sonra Süleyman zamanında kaybolduğu ve daha sonra Ezra tarafından bulunarak bir kısım değişikliklerle yeniden yazıldığı tarihsel verilerden anlaşılmaktadır.
Nitekim İncil’in ise Hz. İsa tarafından şifahî olarak tebliğ edildiği, kendisinin göğe urucundan önceye kadar da bu kitabı yazdırmadığı, bilakis İsa’nın ref’i ile İnciller’in yazımı arasında uzunca bir zamanın geçmesi ve İnciller’in en erken bir tahminle miladi 65-70 yıllarında yazılması ve bu yazım esnasında Hz. İsa’nın tebliğ ettiği İncil’deki bilgilerin unutulması ihtimali yahut yanlış aktarılan bilgilerin bulunması ve Pavlus’un mektuplarının miladi 52-63 yılları arasında İncil’den yaklaşık olarak on yıl önce yazılması da günümüzde mevcut olan dört İncil hakkındaki güveni sarsmaktadır. Oysa Allah katından gelen İncil’in Pavlus’un mektuplarından önce yazılması gerekirdi. Aksine Pavlus’un mektuplarının İncillerden önce yazılması, İncil yazarlarını etkileme olasılığını güçlendirmektedir. Bunun yanı sıra İznik Konsili’nde farklı İncil nüshalarının imha edilerek sadece dört İncil’in kabul edilmesi de günümüzde mevcut olan İnciller’deki bilgiler hakkındaki şüpheleri artırmaktadır. Fakat bu kitaplardaki tahrifin, lafzî değil te’vilî olduğunu, mevcut olan Tevrat ve İnciller’de hâla Allah katından geldiği şekliyle doğru bilgilerin bulunabileceği de yine hem Hz. Muhammed (s.a.v.) hem de bu konuda görüş bildiren âlimler tarafından belirtilmektedir.
Söz konusu üç kutsal kitapta, diğer bütün dinlerde de olduğu gibi bir kısım ibadetler bulunmaktadır. Buna göre bu kitaplarda ortak olarak yer aldığı düşünülen ibadetlerin başında namaz gelmektedir. Bu üç kitapta zikredilen namaz ibadetinin bir takım farzları bulunmaktadır. Bu farzlara, üç kutsal kitapta farklı kavramlar altında yer verilmektedir. Verilen bu bilgilere göre Tevrat ve İnciller’de zikredilen namaz ibadetiyle Kur’an’da anlatılan namaz ibadetinin farzları arasında bir paralelliğin bulunup bulunmadığı araştırmacıların önünde cevabını bekleyen bir soru olarak durmaktadır. Bu çalışmayla kısmen de olsa buna cevap aranmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla bu çalışmanın kapsamı, üç kutsal kitap bağlamında namazın farzlarının incelenmesi şeklinde olmuştur.
Tarih boyunca üç semâvî dinin müntesipleri arasında büyük çatışmaların yaşandığı yadsınamayacak bir gerçektir. Bu çatışmaların en önemli sâiklerinden birisi, bu dinlerin mensuplarının kendi dışındakilere herhangi bir bilgiye dayanmaksızın önyargıyla yaklaşması olarak görülmektedir. Bu tür çalışmaların zikredilen önyargıları kısmen de olsa azaltması açısından önem arz ettiği düşünülmektedir. Bu makalenin de bu konuya katkı sağlayacağı öngörülmektedir.
Bu araştırmanın amacı, üç kutsal kitapta yer aldığı düşünülen namaz ibadetinin farzlarının ortak yönlerinin ve zıtlıklarının ortaya konulmasıdır. Bu çerçevede Tevrat ve İnciller’de dua, yakarış ve sunu şeklinde ifadesini bulan namaz ibadetinin şartları ve rükûnları Kur’an bağlamında irdelendi ve aralarındaki uyum ve zıtlıklar belirtildi. Buna göre önce Tevrat’ta daha sonra İnciller’de namazın farzları ve bu farzların uygulanışı Kur’an’a arz edildi. Söz konusu arz ile her üç kitapta zikredilen namaz ibadetinin şartlarının ve rükûnlarının ortak yönleri ve uyuştukları noktalar ile zıt yönlerine temas edildi, daha sonra namaz konusunda verilen bu bilgilerin Kur’an bağlamında sağlaması yapılarak Tevrat, İnciller ve Kur’an arasındaki paralel ve zıt noktalar ortaya konuldu. Bu araştırmada, mukayese yöntemi kullanıldı. Bu doğrultuda üç semâvî dinin kitapları olan Tevrat, İnciller ve Kur’an-ı Kerim’de zikredilen namaz ibadetinin farzları, karşılaştırmalı bir metotla tahlil edildi. Böylece yapılan bu çalışmayla, üç kutsal kitapta zikredilen namazın farzları konusunda büyük oranda benzer bilgilerin ve bazı zıtlıkların bulunduğu tespit edildi.
Throughout history, religions have always existed to ensure that humans lead a more virtuous and moral life. These religions are classified into two categories: heavenly and earthly religions. Abrahamic religions are Judaism, Christianity and Islam. Each of these three religions has its own holy book. It is clear from the Quranic verses that the books of the first two among these three celestial religions, The Torah and The Bible, have not survived to the present day as they failed to preserve their original version sent by God; some distortions have occurred in both The Torah and The Bible. In addition, as understood from historical data that thirteen copies of The Torah were written by Prophet Moses himself and were placed in the Ark of the Covenant, but these texts in the Ark of the Covenant were lost during the reign of Solomon, following Prophet Moses. The lost copies were later found by Ezra and rewritten with some changes.
The perceived poor reliability of the four versions of The Bible that exist today can be attributed to various factors: A long time passed between the resurrection of Jesus and the writing of the Gospels; the Gospels were written in 65–70 AD at the earliest; the information in the Gospels that Jesus communicated was forgotten or misrepresented during this writing; Paul's letters were written in 52–63 AD, approximately ten years before the Gospels, and that the information in the Gospels which Jesus communicated might have forgotten or misrepresented during this writing. The possibility that the information in the Gospels that Jesus reported was forgotten or misquoted, and the fact that Paul's letters were written approximately ten years before the Gospels, between 52–63 AD, undermine the confidence in the four Bibles, which are available today. However, The Bible from God should have necessarily been written before Paul's letters. The fact that Paul's letters were written before the Gospels opens up and strengthens the possibility that they might have influenced the writers who wrote the Gospels. In addition, another issue that raises doubts about the information in the extant Gospels is the destruction of different copies of The Bibles at the Council of Nicaea and the acceptance of only four of them. However, both Prophet Muhammad and the scholars who addressed this issue note that the distortion in these books is not literal but interpretational, and that there may still be accurate information in the existing Torah and Bibles as they were originally revealed by God.
These three holy books, as all other religions, mention some acts of worship. Prayer is one of the leading acts of worship that are commonly addressed in these books. The prayer mentioned in these three books impose various obligations under different notions. Therefore, whether there is a parallelism between the obligations of prayer in The Torah and The Bibles and those imposed in The Qurʾān is a question that researchers should answer. This study seeks an answer this question, albeit partially. Therefore, it examines the obligations of prayer in the context of the three holy books.
Undeniably, there have been great conflicts among the followers of the three heavenly religions throughout history. One of the principal reasons for these conflicts is that the followers of these religions often prejudge those other than themselves without any knowledge. Such studies are critical in terms of reducing prejudice, even if partially. The present study is expected to contribute to the literature to this end.
The purpose of the present study is to reveal the shared aspects and differences of the obligation of prayer worship which is apparently included in the three holy books. Therefore, adopting the lens of The Qurʾān, this study analyses the requirements and obligations of prayer, which are mentioned as prayer, supplication and offering in The Torah and The Bibles; this study also identifies the similarities and differences between them. To this end, it first compares the obligations of prayer in The Torah and then in The Bibles with those mentioned in The Qurʾān. It also discusses the common aspects of the requirements and obligations of prayer mentioned in all three books and their points of agreement and contrasting aspects, and then it reveals the similar and contrasting points between The Torah, The Bibles and The Qurʾān by verifying the information about prayer through the information from The Qurʾān. This study used comparison as its method of analysis. It comparatively analysed the obligations of prayer mentioned in the holy books of the three heavenly religions, The Torah, the Gospels and The Qurʾān. The results of the analysis revealed that there is a great deal of similar information, along with some contradictions, about the obligations of prayer mentioned in these holy books.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Tafsir |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2023 |
Submission Date | February 28, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 50 |