Although there are some narrations attributed to Abū Hanīfa (d. 150/767) in the various sources of early period, the majority of the Hanafite scholars in the early period except Sarahsī (d. 483/1090) did not include them in their works. Only Sarahsī mentioned one of these narrations in his work al-Usūl. It is understood that the other scholars were clearly under the influence of Abū al-Hasan al-Karhī (d. 340/952) in this matter. Because Karhī said that Abû Hanīfa, apart from the consensus (ijma) of the companion of the Prophet, did not say any thing in this regard. For this reason, the Hanafite scholars of the early period preferred the method of determining his views on this subject by examining the fiqh solutions of Abū Hanīfa by means of induction method rather than these narrations. In the end, they have came to the conclusion that the practices of Abû Hanīfa are united in dealing with the consensus of companions and the saying of the companion that no one of them opposes him on the subjects can not be comprehended by the means of aql and that his exercises were different in dealing with the saying of the companion on the subjects that can be comprehended by aql. Hence, the Hanafite scholars allied that consensus of the companions and the saying of the companion on the subjects that would not be comprehended by aql would constitute a legal evidence for the mujtahids who followed them. But they have disagreed on whether the saying of the companions on subjects that can be comprehended by aql would constitute a legal evidence for the mujtahids who followed them or not. In this respect, two different views emerged, represented by Abū Saed al-Berdaī (d. 317/930) and his student Abū al-Hasan al-Karhī. Abū Saed al-Berdaī adopted imitating to the saying of the Companion as absolute obligation (wajib) whether it is in matters that can be comprehended by aql (mind) or that can not be comprehended by aql. The great majority of the Hanafite scholars after Berdaī adopted the same opinion. But Abū al-Hasan al-Karhī while accepting the opinion of his teacher Berdaī about the saying of the companion in matters that can not be comprehended by aql he had rejected the permissssiblity to act according to the saying of the companion in matters may be known by aql. But there are almost no scholars declined Karhī’s opinion about the saying of the companion in matters may be comprehended by aql except Dabūsī (d. 430/1039) and Ibn al-Khumam (d. 861/1457).
Erken döneme ait muhtelif furû’ kaynaklarında sahâbî kavli konusunda Ebû Hanîfe’ye (ö. 150/767) isnat edilen bazı rivayetler mevcut olmakla birlikte Serahsî (ö. 483/1090) hariç ilk dönem Hanefî usulcüler eserlerinde bunlara yer vermemiştir. Yalnızca Serahsî mezkûr rivayetlerden bir tanesini el-Usûl adlı eserinde rivayet etmiştir. Diğerlerinin bu konuda Ebü’l-Hasen el-Kerhî’nin (ö. 340/952) etkisinde kaldıkları anlaşılmaktadır. Zira Kerhî, sahâbe icmâʻı dışında Ebû Hanîfe’den bu konuda sağlam yollarla bir sözün gelmediğini söylemiştir. Bu sebeple ilk dönem Hanefî usûlcüler bu rivayetlerden daha ziyade tümevarım yöntemiyle Ebû Hanîfe’nin fıkhî çözümlemelerini inceleyerek bu konudaki görüşünü tespit etme yöntemini tercih etmişlerdir. Neticede onun sahâbe icmâʻı yanında akıl ile kavranamayacak konularda muhalifi bilinmeyen sahâbe kavliyle amel etme konusunda tatbikatının birleştiği; akıl ile kavranabilecek konulardaki sahâbî kavliyle amel etme hususunda ise tatbikatının farklı olduğu sonucuna varmışlardır. Bundan dolayı mütekaddimûn ve müteahhirûn Hanefî usûlcüler sahâbe icmâʻı yanında akıl ile kavranamayacak meselelerde muhâlifi bilinmeyen sahâbî kavlinin tâbiûn ve onlardan sonra gelen müçtehitler için hüccet teşkil edeceği konusunda görüş birliği etmişlerdir. Buna mukabil akıl ve re’y ile kavranabilecek konularda sahâbe kavlinin hüccet teşkil edip etmeyeceği konusunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Bu konuda Ebû Saîd el-Berdaî (ö. 317/930) ile talebesi Ebü’l-Hasen el-Kerhî’nin temsil ettiği iki görüş ortaya çıkmıştır. Ebû Saîd el-Berdaî akılla kavranamayacak konularda olduğu gibi akılla kavranabilecek konularda da sahâbe kavliyle amel etmenin vacip olduğu görüşünü benimsemiştir. Berdaî’den sonra gelen Hanefî usûlcülerin çoğunluğu da bu görüşü benimsemişlerdir. Ebü’l-Hasen el-Kerhî ise hocası Berdaî’nin aksine akıl ve re’y ile kavranabilecek konulardaki sahâbî kavliyle amel etmenin câiz olmadığı görüşünü benimsemiştir. Ancak Debûsî (ö. 430/1039) ve İbnü’l-Hümam (ö. 861/1457) dışında Kerhî’nin bu görüşüne meyleden usûlcüye neredeyse rastlanmamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 16 Issue: 32 |