Ian McEwan’s Solar (2010) is centered around a Nobel Laureate Professor of Physics whose peak of academic achievement is thirty years behind him, who is trying to retrieve his reputation by proposing replacement of coal and fossil fuel use by solar power and a planet whose heyday as a nurturing haven for human species is but a fantasy. The protagonist’s inability to change and grow from the overfed child of his mother to a nurturing adult is intertwined with his indifference to the destiny of the planet and the looming tragedy that awaits it, as a result of global warming with its undeniable current impact on human lives. His conspicuous consumption of romantic entanglements also mirrors the daily routines of billions of human beings in overconsumption of commodities and non-renewable planetary resources. His one original contribution is his almost instinctive response to another major factor in climate change: overpopulation. I will focus on the parallels between the psychoanalytic repercussions in the protagonist’s personal life and our failure to maintain foresight for imminent antropogenic disasters as human species as well as overpopulation as a neglected cause for such disasters, even in Solar, since the solution to overpopulation involves a counterintutive measure: not to have children.
global warming climate change antinatalism ecocriticism IanMcEwan
Ian Mc Ewan’ın 2010 yılında yayımlanan romanı Solar, akademik başarısının zirvesine otuz yıl önce ulaşmış ve bu tarihten sonra azim ve yaratıcılığı açgözlülük ve bencillik tarafından gölgelenmiş, şimdi de saygınlığını kömür ve fosil yakıt enerjisi yerine solar enerji kullanımını yaygınlaştıracak projeler geliştirerek geri kazanmaya çalışan Nobel ödüllü bir Fizik profesörü Michael Beard’ın hayatının kritik önem taşıyan bir bölümünü konu alıyor. Başkahramanın, annesi tarafından aşırı beslenen bağımlı bir çocuktan, başkalarını besleyen bir yetişkine beş evlilikten sonra dahi dönüşemeyişi, gezegenin kaderine ve küresel ısınmanın ekosistem üzerindeki inkar edilemez etkileri nedeniyle onu bekleyen trajediye karşı kayıtsızlığıyla birleşiyor. Romantik ilişkilerindeki ve beslenmesindeki gösterişçi tüketim alışkanlıkları ve ahlaki sorumluluklardan kaçınma çabası ise milyarlarca insanın yenilenemeyen sınırlı kaynakları aşırı tüketimini ve genel anlamda metaya bağımlılıklarını aynalıyor. Küresel ısınma ve yenilenemeyen kaynakların tüketimi konularına orijinal bir çözüm önerisi ve bilinçli bir şekilde üremeyerek eyleme dökebildiği bireysel katkısı ise iklim değişikliğine etki eden başka bir belirleyici faktör olan aşırı nüfus yoğunluğu konusuna eğilmesi. Bu çalışma, başkahramanın kişisel yaşamı ve insan türünün yakın zamanda gerçekleşecek olan insan kaynaklı felaketlere karşı öngörüsüzlüğündeki paralelliğin psikanalitik tezahürlerini incelerken aşırı nüfus yoğunluğuna karşı içgüdülere ve sezgilere aykırı anti-natalizm önermesini ekoeleştiri bağlamında ve olay örgüsündeki belirleyici etkisini de göz önünde bulundurarak analiz etmeyi amaçlıyor.
küresel ısınma iklim değişikliği anti-natalizm ekoeleştiri IanMcEwan
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 12 |