Adalet
kavramı insanların üzerinde tartıştıkları önemli konulardan biridir. Bu kavram
genellikle ilahi düzlemde Allah’ın adaleti ve Allah’ın adaletinin hangi
boyutlarda değerlendirilmesi gerektiği şeklinde ele alınmış ve yargı -
hesaplaşma ile birlikte Allah’ın varlığını ve ahiret hayatının imkânını
çağrıştıran unsurlardan biri olmuştur. Bu çerçevede insanı yaşamı boyunca
ahlaklı ve erdemli kılmayı amaçlayan ilahi mesaj / Kur’an da sürekli olarak
zulüm, haksızlık ve büyüklenmeye karşı Allah’ın intikamını, gazabını, cezasını
ve adaletini gündeme getirmiştir.
Kur’an-ı Kerim, adalet sıfatından yoksun olan kişinin dilsiz, aciz
ve hiçbir işe yaramayan bir köleye benzeterek böyle birinin, adalet faziletini
kazanmış ve doğru yolu bulmuş olanla bir tutulamayacağı bildirmiş, adaletin bir
kemal sıfatı olduğuna işaret etmiştir. Birçok ayet hak ve adaletin mutlaklığına
öylesine vurgu yapmıştır ki bizzat Allah’ın ahirette hiçbir haksızlığa mahal
vermeyecek şekilde adaletle hükmedeceği ve onun bu va’dinin kesin olduğunu ifade
etmektedir. Nitekim bu ayetler bağlamında Allah’ın asla hiç kimseye
zulmetmeyeceği konusundaki sözü O’nun va’dinden başka bir şey olmayıp bu konuda
herhangi bir değişikliğin olmayacağı da söylenmektedir.
İslam âlimleri Allah’ın olumsuz hiçbir sıfatının bulunmadığı
gibi yarattıklarına
kötülük yapma veya adaletsiz davranma anlamına
gelebilecek her türlü fiilden münezzeh olduğu fikrinde ittifak etmişlerdir. Nitekim zulüm; bilgisizlik ve eksiklik
ihtiyaçtan kaynaklanan bir fiil olup Allah bu tür sıfatlardan
da uzaktır. Bununla birlikte Allah’ın zulme kadir
olması, insanları dinî bakımdan sorumlu tutması, onların günah işlemesine
iradesinin taalluk etmesi, insanlara ait iyi ve kötü fiilleri yaratması, insanları saptırması ve ahirette kâfir çocuklarına azap
edip etmeyeceği gibi konular da farklı kelâm
ekollerine mensup âlimlerin görüşlerince
Allah’a zulüm isnat etme anlamına
gelip gelmediği bağlamında tartışılmıştır. Ayrıca Allah’ın dinine inanmayan veya
emirlerine karşı gelenlere dünyada ve ahirette vereceği ceza da O’nun adaleti
ve fiillerindeki hikmetle bağlantılı biçimde ele alınmış ve inananla
inanmayanın, itaat edenle etmeyenin bir veya eşit tutulmamasının ilâhî adalet
ve hikmetin gereği olduğu kabul edilmiştir.
Sonuç itibarıyla her ne kadar bazı kelamî meseleler bu düzlemde
tartışılsa da Cenâbı Hakk’ın zulümden münezzeh olduğu ve
fiillerinden dolayı O’na zulüm isnat edilemeyeceği
inancı naslarla sabittir. Bu sebeple ilâhî fiiller
hakkında değerlendirme yapılırken Allah’ın fiillerinin
yarattıklarının fiilleriyle mukayese edilmesi oldukça sıkıntılı sonuçlar
doğuracaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 3 Issue: 2 |
IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences / IBAD
IBAD, EBSCO, SCOPUS, E-SCI ve TÜBİTAK/ULAKBİM(TR) SBVT tarafından DİZİNLENMEK ÜZERE değerlendirme sürecindedir.
Dergimizin sekreterya ve dizin/indeks takibi işlemleri dergieditoru.com tarafından yürütülmektedir.