Türkiye’de 1980lerle başlayan küreselleşme
dalgasıyla; neo liberal politikalarla ekonomik yeniden yapılanmaya gündemdedir.
Bu gelişmeye kentsel dönüşümle eşlik eden şehircilik anlayışıyla kent mekânı,
kentsel gelişmeye yönlendirilen sermaye için yatırım alanına
dönüştürülmektedir. Özellikle 2000’li yıllarla yasal düzenlemeler, kamu-sermaye
ortaklığı gibi farklı araçlarla desteklenen kentsel dönüşümle, üretimin yerini
alan inşaat sektörü kentsel mekânı biçimlendirme gücüne erişmektedir. Bu
ortamda özellikle kamu mülkiyetindeki endüstriyel üretim alanları işlevini yitirme
bahanesiyle yeni yapılaşmaya açılırken, endüstriyel ve kültürel miras değeri
yadsınmaktadır. Koruma mevzuatında endüstri mirasının net olarak yer almaması,
modern mimarlık kapsamında korumaya değer görülmemesi ya da kültür mirası
niteliğinin inisiyatiflere bırakılması, bu uygulamanın mazereti ve meşruiyet
dayanağı olmaktadır. Eşzamanlı olarak
uluslararası platformlarda endüstri mirasının içeriği ve koruma ilkeleri
yeniden belirlenerek genişletilmesine karşın Türkiye’de endüstri mirasının imar
rantına odaklı müdahalelerle yok edilmesi giderek yaygınlaşmaktadır. Ankara
Şeker Fabrikası, bugüne ulaşan yerleşke düzeni, mevcut yapıları, üretim
düzenekleri ve kent belleğindeki izleri ile Türkiye’de endüstride, teknolojide
ve sosyal gelişmede şeker üretim endüstrisinin yerini ve 1960lı yılların
endüstri mimarisini tanımlayan ancak bu süreçte kaybedilmek üzere olan endüstri
mirası olarak bu çalışmada ele alınmaktadır. Böylece, endüstri mirasının
tanınırlığını ve sürdürülebilirliği konusunda farkındalık yaratılmasını
sağlamak için endüstri arkeolojisi kapsamında belgelenmesi
hedeflenmektedir.
Economical
re-construction with neoliberal policies is at the agenda of Turkey, starting
with the globalization affairs of 1980’s. Urban space, with an urban
transformation understanding in planning, is transformed to investment areas
for the use of the capitalists who are directed to urban development. Especially during 2000’s, urban
transformation supported with various tools like legal arrangements,
public-capital cooperation, the construction sector replacing the sector of
production, reached to the power of re-shaping the urban space. In this medium,
industrial production zones with the pretext of their being non functional, are
opened to be the new construction areas. Their industrial and cultural heritage
values are denied. The excuse and legitimacy support of this application relies
on the lack of industrial heritage concept in conservation regulations, they
are not being found valuable enough in the context of conservation of modern
architecture, or the abundance of cultural heritage to various initiatives. In
Turkey, while the loss of industrial heritage with rant focused interferences
are broadened; the international platforms are widening the context of
industrial heritage and conservation principles. In this study, “Ankara Sugar -Şeker-Factory”
with its settlement composition, existing buildings, production mechanisms and
with its traces in urban memory, is taken into consideration with its place in
industry, technology and social development of sugar production industry also
industrial architecture of the 1960s in Turkey which is on the way to be lost
forever. Thus, it is aimed to be documented as industrial archaeology, to
provide the distinction and sustainability of industrial heritage.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 7 Issue: 20 |