While
the phenomenon of homelessness is a social problem that attracts more and more
attention from social sciences, it is also obvious that we have a literature,
which the social scientists cannot agree upon in conceptualizing and theorizing
the problem. Languages, cultures and social and economic structures of
societies can be considered as some of the most important reasons that social
scientists are not in agreement on. On the other hand, until now ever made
theories tell us what the phenomenon of homelessness is, what can happen in the
background and important arguments for what we can do in the context of social
policies. On the other hand, homelessness emerged as an important social
problem in the 1980s, especially in developed countries, where capitalism was
working with all its institutions and the individuality was at the forefront.
For undeveloped and developing countries, poverty, insufficient income,
migration, unemployment, urban transformation, market transformation, lack of
self-realization, mental illness and substance dependence have begun to
increase with the effect of change in family structure. Ultimately, we can say
that these features and the phenomenon of homelessness are characterized by
identified with the urban realm, together with a sort of conurbation. The
study, starting from this basic thesis, discusses the theories about
homelessness and the reasons for homelessness. First, two basic theoretical
approaches are considered: “individual” and “structural” theoretical
approaches. Second, theories that have
emerged as alternatives to the two basic approaches that were mentioned are
evaluated.
Evsizlik olgusu, sosyal
bilimlerin ilgisini gün geçtikçe daha fazla çeken toplumsal bir sorun olmakla
birlikte, sorununun kavramsallaştırmasında ve teorileştirilmesinde sosyal
bilimcilerin hemfikir olamadığı bir literatüre sahip olduğumuz da aşikârdır. Sosyal
bilimcilerin hemfikir olamamasının en önemli sebeplerinden biri ise toplumların
sahip olduğu dilleri, kültürleri, sosyal ve ekonomik yapıları olarak
gösterilebilir. Diğer taraftan, bugüne kadar yapılmış teoriler bizlere evsizlik
olgusunun ne olduğuna, arka planında neler olabileceğine ve sosyal politikalar
bağlamında bizlerin neler yapabileceğimize ilişkin önemli tezlerdir. Evsizlik,
özellikle gelişmiş ülkelerde kapitalist süreçlerin etkisi ile ve akabinde
oluşan bireyselleşmenin ön plana çıktığı 1980’li yılların önem bir sosyal
sorunu olarak ortaya çıkmıştır. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler için ise
yoksulluk, yetersiz gelir, göç, işsizlik, kentsel dönüşüm, gelir dağılındaki
yetersizlik, kendini gerçekleştirememe, akıl hastalığı, madde bağımlılığı ve
aile yapısındaki değişimin etkisiyle artmaya başlamıştır. Nihayetinde, bu
sayılan özelliklerin ve evsizlik olgusunun, kent alanıyla özdeşleştiğini, bir
nevi yanlış kentleşmeyle birlikte ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Çalışma bu
temel tezden yola çıkarak; evsizlik olgusunu ve evsizliğin nedenlerini
açıklamaya çalışan teorileri tartışmaktadır. İlk olarak, iki temel teorik
yaklaşım ele alınır; “bireysel” ve “yapısal” teorik yaklaşımlar. İkinci olarak,
belirtilen iki temel yaklaşıma alternatif olarak ortaya çıkan teoriler
değerlendirilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 31, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 9 Issue: 24 |