2011 Van Depremi, ülke geneline yayılan ve öncelikli olarak afet riski taşıyan alanları hedefleyen kentsel dönüşüm akımının tetikleyicisi olmuştur. 2011 Depremi sonrası genel resme bakıldığında, kamu tarafından, geçmiş hasarların onarımı için yapılan çalışmaların ve gelecekte ortaya çıkabilecek hasarların önlenmesi için alınan önlemlerin çoğunlukla toplu konut ve kentsel yenileme projeleri etrafında şekillendiği görülmektedir. Sosyal politika arka planına yaslanan bu çalışma, Van şehrinin deprem sonrası toparlanma sürecinde uygulanan konut politikalarının vatandaşların yararına mı yoksa özel sektörün çıkarlarına mı yönelik olduğunu analiz etmeyi amaçlamaktadır. Analizimizde birbiriyle ilişkili üç süreç yer almaktadır: toplu konut, şehir merkezinin yeniden inşası ve kırılgan grupların konut sorunu. Analizimiz ilgili yasaların, raporların ve politikaların incelenmesinin yanında, uzman görüşmelerinden, saha gözlemlerinden ve medya kaynaklarından yararlanmaktadır. Bulgularımız Van’da deprem sonrası uygulanan konut politikasının sosyal refah ilkeleri ve katılımcı bir sosyal politika yaklaşımı ile bağdaşmadığını göstermektedir. Söz konusu konut politikası katılımcı ve refah odaklı bir yolu tercih etmemiş ve en ihtiyaç sahibi olan kesimlerin kırılganlıklarını görmezden gelmiştir. Bu anlamda dışlayıcı ve yukarıdan inmeci bir politika örneği olarak okunabilir.
2011 Van Earthquake was the initiator of an urban reconstruction wave across Turkey primarily targeting disaster-risky areas. Since then, it was mostly through mass housing and urban regeneration projects that the state aimed at the compensation of past damages and the mitigation of future ones. Relying on a social policy background, this paper aims to analyze whether the housing policies implemented during the post-earthquake recovery process of the city of Van were directed towards the benefit of citizens or towards the interests of the private sector. In the paper, three interrelated processes are analyzed: mass housing, reconstruction of the city center, and housing problem of vulnerable groups. Along with the examination of the related laws, reports and policies, the paper also benefits from the expert interviews, site observations, and media sources. Our findings demonstrate that the post-earthquake housing policies and practices in Van were not consistent with welfare principles and did not meet the requirements of participatory social policy approaches. The housing policy in question did not prefer a participatory and welfare-oriented path and ignored the vulnerabilities of those in need the most. In this sense, it became an example of an exclusionary top-down policy practice
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 31, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 11 Issue: 30 |