Bağlam, yazılı ve sözlü ifadelerde geçen olgu ile onu çevreleyen ögeler arasındaki ilişkiyi ifade eden bir kavramdır. Anlambilimde anlamı belirleme teknikleri arasında sayılan bağlam, temelde metin içi ve metin dışı olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi, sözcenin gramatikal ve dizgesel yönden çözümlenmesini sağlarken, ikincisi sözcenin olgusal ve durumsal nitelikleri ile sosyal ve kültürel unsurlardan etkilenim şekli ve düzeyi hakkında bilgi verir. Bağlam İslâmi ilimlerde daha çok, ayet ve hadislerin anlaşılması ile ilgili olarak incelenmiştir. İctihad ve fetvaların doğru yorumlanması için bağlamlarına riayet edilmesi gerektiği hususuna da çeşitli çalışmalarda değinilmiştir; ancak tespit edildiği kadarıyla fukahanın hangi bağlamları nasıl kullandığına dair müstakil araştırma yapılmamıştır. Bu makalede bağlamın çeşitleri ictihad ve fetva örnekleri üzerinden incelenmiştir. Çalışmanın amacı, fıkıh kaynaklarındaki hükümlerde bağlamın bütün çeşitlerinin etkin bir şekilde ve özenle kullanıldığına dikkat çekmektir.
Bağlam, anlamı belirleme yöntemi olarak İslâm dünyasında IX. yüzyılda, Batı’da ise XX. yüzyılda ele alınmaya başlanmıştır. Bununla birlikte bağlam sözceleri kurgulama ve anlama süreçlerinin tabii bir bileşeni olduğundan her iletişim pratiğinde gizli veya açık bir biçimde var olagelmiştir. Birer sözce olan ictihad ve fetvalarda da bağlam en başından beri doğal bir teknik olarak işletilmiştir. Çalışmayı anlamlı kılan, örnekler üzerinden bu gerçekliğin ifade edilmesidir. Fıkıh kaynaklarında, bağlamın farklı çeşitleri kastedilerek delâletü’l-hâl, mukteza’l-hâl, siyâk, sibâk, nazmü’s-siyâk, nesk, karîne, mukteza’l-kelâm, mülâemetü’l-kelâm, münâsebe, fehva’l-kelâm ve makâm gibi kavramlar kullanılmıştır. Bunlar arasında günümüzde en yaygın kullanılanı siyâktır.
Fukaha ahkâmı tespit sürecinde bağlamı dikkate aldığı gibi yeni meselelerin hükümlerini tahrîc yöntemiyle belirlemeye çalışırken de bağlam araştırması yapmıştır. Bağlam bakımından eşdeğerde olan meseleler arasında hüküm aktarımı gerçekleştirilirken, bu nitelikte olmayanlara farklı hükümler takdir edilmiştir. Aynı şekilde, bağlamı değişen hükümlerde yeni bağlamlar esas alınarak güncellemeye gidilmiştir. Kaynaklardaki hükümler sonradan karşılaşılan meseleler için kullanılmadan önce ayrıca metin içi bağlam açısından incelenmiştir. Bu çerçeveden olmak üzere, hüküm ifade eden metinlerin sözcük, cümle ve paragraf bağlantıları irdelenmiş ve gerekli görüldüğünde ilgili şerh ve haşiye çalışmalarındaki bilgilere başvurulmuştur.
Araştırma esnasında tespit edilen bir diğer husus, hüküm bağlam ile temellendirilirken fıkıh usulü kavramları üzerinden işlemin izah edilmiş olmasıdır. Sözgelimi olgusal bağlam meselenin illeti, hikmeti, sebebi, şartı veya rüknü gibi hükmün asli unsurlarından biri olarak değerlendirilmiş ve birbirine benzeyen ancak olgusal bağlamları farklı olan meseleler hükmün temel bileşenleri itibariyle birbirinden ayrı kabul edilmiştir. Öte yandan bağlamın bazı çeşitlerinin doğrudan usulün konuları arasında yer aldığı görülmektedir. Örneğin metin içi bağlamın ögeleri, fıkıh usulü eserlerinde nassların anlamlandırılması kastıyla lafız ve delâlet bahislerinde ele alınmıştır. Fıkıh metinlerinde kültürel bağlam olarak anlam yüklenen ögeler, usulde örf delilinin kapsamında incelenmiştir.
Fıkhi görüşler usulün ilgili ilkeleri çerçevesinde bağlamsal ögeler dikkate alınarak oluşturulduğundan hüküm metinlerindeki maksûd anlama ulaşmaya çalışırken aynı bağlamsal ilişkilerin kurulması gerekmektedir. Bunun için öncelikle metnin söylemsel bağlamı isabetli bir şekilde çözümlenmelidir. Bu aşamada bilginin ana kaynağından alınması ve metnin çapraz okuma tekniği ile tahlil edilmesi önem arz etmektedir. Anlamlandırma süreci devam ederken ayrıca eş zamanlı olarak, metinde mevzubahis edilen meselenin dış bağlamları göz önünde bulundurulmalıdır. Dış bağlamlar, hükme konu olan meselenin mahiyetini doğrudan etkileyen unsurlar olduğu için bunların göz ardı edilmesi, hükmün yanlış anlaşılmasına sebebiyet verebilmektedir. Hulasa ictihad veya fetvaları hem tesis hem de yorumlama süreçlerinde bağlam tekniğinin uygulanması fıkıh ve fetva usulü açısından bir zorunluluktur.
The context is a concept that expresses the relationship between the phenomenon mentioned in written and verbal expressions and the elements surrounding it. Context, which is considered among the techniques for determining meaning in semantics, is basically divided into two parts: intra-text and extra-text. While the first of these provides the grammatical and systematic analysis of the expression, the second provides information about the factual and situational qualities of the expression and the way and level of influence from social and cultural elements. The context has been mostly studied in Islamic sciences in relation to the understanding of verses and ḥadīths. It has also been mentioned in various studies that the context of verses and ḥadīths must be adhered to in order to interpret ʾijtihād and fatwās correctly; however, as far as it has been determined, no independent research has been conducted on which contexts were used by the fuqahāʾ and how they were used. In this article, the types of context are examined through examples of ʾijtihād and fatwās. The purpose of this research is to draw attention to the fact that all types of context are used effectively and carefully in the provisions of fiqh texts.
The context, as a method of determining meaning, began to be discussed in the Islamic world in the 19th century and in the West in the 20th century. However, since context is a natural component of the processes of constructing and understanding expressions, it has existed implicitly or explicitly in every communication practice. Since ʾijtihād and fatwās are words, the context has been used in the words as a natural technique from the very beginning. What makes this research meaningful is expressing this reality through examples. The concepts such as dalālatu'l-ḥāl, muqtaḍa'l-ḥāl, siyāq, sibāq, naẓmu's-siyāq, nasq, qarīna, muqtaḍa'l-kalām, mulāʾametu'l-kalām, munāsaba, faḥwa'l-kalām and makām were used in fiqh sources when pointing out to different types of context. Among these, siyāq is the most commonly used word today.
Just as the context was taken into account by Muslim jurists in the process of constructing the provisions in fiqh works, they researched context while trying to determine the rulings of new issues by employing the method of takhrīj. While the rulings were transferred between issues that were equivalent to each other in context, different rulings were given to those that were not of this nature. Likewise, rulings whose context has changed have been updated based on new contexts. Existing provisions were also examined in-text context before being used for issues that arose subsequently. Within this framework, the word, sentence, and paragraph connections of the ruling texts were examined and, when deemed necessary, information was consulted in the relevant sharḥ and ḥāshiya books.
Another issue identified during the research is that the process was carried out based on the concepts of ʾuṣūl al-fiqh when basing the judgment on the context. For example, the factual context has been considered as one of the essential elements of the judgment, such as the ʿillah, ḥikmah, sabab, shart or rukun of the issue, and issues that are similar to each other but have different factual contexts have been considered separate from each other in terms of the basic components of the provision. On the other hand, it is seen that some types of context are directly among the subjects of ʾuṣūl al-fiqh. For example, the elements of the in-text context are discussed in the topics of lafẓ and dalālāt in the context of the interpretation of verses and ḥadīths in the works of uṣūl. The cultural context is examined within the scope of ʿurf evidence.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2023 |
Submission Date | September 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 42 |