Plea-bargaining has been the most controversial issue for German criminal jurisprudence for the last thirty years. The German version of plea-bargaining first emerged as a clandestine mode of adjudication between the judge, defense counsel, and prosecutor. The Federal Court approved this practice and formulated guidelines for it. Acting upon open calls from the Federal Court for legislation regarding bargaining, the legislature amended the Code of Criminal Procedure (CCP) in 2009. The CCP has remained in force since 1877 and its 2009 amendment is deemed one of the most significant changes in its history. The German plea-bargaining process is judge-dominated: the defendant agrees to confess to the charges, and in return, the court assures that it will not exceed an agreed-upon sentence. The public prosecutor holds the right to veto such agreements. Unsurprisingly, plea-bargaining is thus in tension with the traditional principles of the CCP, for instance, the tenet of material truth. In a 2013 judgment, the German Constitutional Court upheld the 2009 legislation; however, it emphasized the traditional principles and fair trial. The Court also stipulated stricter rules pertaining to transparency and documentation than was envisaged in the 2009 legislation. An empirical study in 2020 reported a decline in the formal practice of plea-bargaining since the 2013 judgment by the Court. The present article adopts a historical and doctrinal perspective to offer an analysis of the major themes and issues related to the German plea-bargaining debate, taking due note of recent empirical research on the subject.
Plea-bargaining Confession the principle of seeking material truth German Constitutional Court Reform of the criminal procedure
İddia pazarlığı kurumu, Alman Ceza Muhakemesi Hukuku’nun son otuz yıldaki en tartışmalı konularının başında gelmektedir. Almanya Federal Cumhuriyeti’nde iddia pazarlığı kurumu, ilk önce gizli bir uygulama olarak hâkim, sanık, müdafi ve savcı arasında gerçekleştirilen, ceza muhakemesinin neticelendirilmesi amacına hizmet eden bir muhakeme usulü olarak ortaya çıkmıştır. Alman Federal Yüksek Mahkemesi, mevzuatta düzenlenmemiş olmasına rağmen kurumu bazı çekincelerle de olsa kabul etmiş ve uygulamada dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin kıstasları tayin etmiştir. Nihayet, 2009 yılına gelindiğinde Alman Federal Yüksek Mahkemesi’nin talepleri neticesinde kanun koyucu, İddia Pazarlığına İlişkin Kanunla (Verständigungsgesetz) Alman Ceza Muhakemesi Kanunu’nu tadil etmiş ve bu değişiklik 1877 yılından beri yürürlükte olan Alman Ceza Muhakemesi Kanunu’nun tarihindeki en önemli değişikliklerden biri olarak değerlendirilmiştir. Alman iddia pazarlığı modeli hâkimin başat rol oynadığı olduğu bir usul olup, sanığın mahkemede suçunu ikrarı (Geständnis) karşılığında, mahkeme üzerinde anlaşılan cezanın üzerinde bir ceza vermeme sözü vermektedir. Buna ilave olarak, savcılık bu anlaşmayı veto yetkisini haizdir. Bu nedenle kurumun, Alman Ceza Muhakemesi Kanunu’nun maddi gerçeğin araştırılması gibi temel ilkeleriyle uyumlu olup olmadığı münakaşalıdır. Alman Anayasa Mahkemesi ise 2013 yılında verdiği kararında, iddia pazarlığına ilişkin kanunun Anayasa’ya uygun olduğuna karar vermiş; ancak ceza muhakemesinin temel ilkelerini ve adil yargılanma hakkını vurgulamıştır. Mahkeme ayrıca, şeffaflık ve tutanağa geçirme konularında kanuna nazaran daha sıkı kıstaslar tayin etmiştir. 2020 yılında gerçekleştirilen bir ampirik çalışmaya göre ise resmi iddia pazarlığının uygulaması, Anayasa Mahkemesi’nin 2013 tarihli kararından bu tarafa düşüş göstermiştir. Makalede, Alman iddia pazarlığı tartışmasının temel konuları ve meselelerinin, konu hakkındaki ampirik çalışmaları da dikkate almak suretiyle tarih ve öğreti zaviyesinden tahlil edilmektedir.
İddia pazarlığı ikrar maddi gerçeğin araştırılması ilkesi Alman Anayasa Mahkemesi ceza muhakemesi hukuku reformu
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Environmental Law |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 2, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 81 Issue: 2 |