This article analyzes the media and state / government relations from a critical political economy perspective. The relations of production, distribution and consumption in the communication industry are never realized only in the market mechanism. States and governments intervene in this field as direct regulatory powers and define media policies. Especially in the 1980s, with the transition to neo-liberal economic policies, governments have deregulated the media policies and opened this area to large capital groups. The media sector, which was once the subject of public ownership, has grown in a private way that has never been seen before. Politicians, by creating a healthy public sphere and providing pluralism in the framework of the neoliberal policies legitimized by the discourse of protecting the interests of the company by making the legal structure of the ownership structure has led to intensification of communication structure. This reveals how the communication sector has been limited by the economic structures and political authorities that cooperate with each other. As a result of the concentration of property, the production, distribution and consumption of communicative products are limited, competition in this area decreases, while the information content and options offered to people are decreasing and a consumption and entertainment oriented broadcasting concept dominates this area.
Bu
makalede, eleştirel ekonomi politik bir çerçeveden, medya ve devlet/ hükümet
ilişkileri analiz edilmiştir. İletişim endüstrisindeki üretim, dağıtım ve
tüketim ilişkileri hiçbir zaman sadece pazar mekanizması içerisinde
gerçekleşmez. Devlet ve hükümetler bu alana doğrudan düzenleyici güçler olarak müdahale ederler ve medya
politikalarını belirlerler. Özellikle 1980’li yıllarda, neo-liberal ekonomi
politikalarına geçişle birlikte, hükümetler medya politikalarını da
kuralsızlaştırarak bu alanı büyük sermaye gruplarına açmıştır. Kamu mülkiyetine
konu olan elektronik medya alanının sermayeye açılmasıyla birlikte medya
sektörü daha önce görülmemiş şekilde büyümüştür. Politikacılar, sağlıklı bir
kamusal alan yaratmak ve çoğulculuğu sağlamak söylemiyle meşrulaştırdıkları neoliberal
politikalar çerçevesinde, şirket
çıkarlarını koruyan yasal düzenlemeleri yaparak iletişim alanında sahiplik yapısının yoğunlaşmasına yol
açmışlardır. Bu durum, iletişim sektörünün, birbirleriyle işbirliği yapan ekonomik yapılar ve siyasi iktidarlar
tarafından kamunun aleyhine olacak şekilde nasıl sınırlandırıldığını ortaya
koymaktadır. Hükümetler tarafından, büyük sermayenin çıkarına olan siyasi
düzenlemelerle oluşan mülkiyet
yoğunlaşması sonucunda, iletişimsel ürünlerin üretim, dağıtım ve tüketimi
kısıtlanmakta, bu alandaki rekabet azalmakta, insanlara sunulan bilgi içeriği
ve seçenekler azalırken eğlence ve tüketim odaklı bir yayıncılık anlayışı bu
alana egemen olmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | February 15, 2019 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 5 Issue: 2 |