Temel inanç esaslarından biri olan ahirete iman konusunun, Sa'duddin et-Teftâzânî tarafından nasıl anlaşıldığını incelemeyi hedefleyen bu çalışmada, ölümden hemen sonra gerçekleşecek olan hayat ve delilleri ele alınarak, ahiret evresinde yaşanacak aşamalardan bahsedilmiş, kıyâmet ve alâmetleri ile ilgili görüşlere ise yer verilmemiştir. Ayrıca Ehl-i Sünnet ve Mu'tezile gibi mezheplerin yine filozofların ahiret hayatına dair görüşlerinden bazılarını naklettikten sonra Teftâzânî'nin ilgili konu hakkındaki düşünceleri ve bu hususta yapılan itirazlara verdiği cevapları zikredilmiştir. Teftâzânî'nin ahiret hayatına dair görüşlerine dikkatlice bakıldığında bazı meselelerde Mu'tezile’ye cevap vermek suretiyle düşüncesini ortaya koyduğu görülmektedir. Teftâzânî, Şerhu’l-Makâsıd adlı eserinin meâd olarak isimlendirdiği bölümünde, ölüm ötesi hayatın evrelerini, ba's ve haşr, ma'dumun iadesini, kabir hayatını, cennet ve cehennemin şu an var olup olmadığını, yerini, sonsuzluğunu ve şefaat mevzularını incelemiştir. Ayrıca o, ahiret hayatını anlatan modern kitaplardan farklı olarak kıyâmet bahislerine meâd bölümünde yer vermemiştir. Teftâzânî, ahiret ile ilgili sorgu-suâl, sırât, mîzân, cennet-cehennem hallerinin ayrıntılı izahının ve bunun gibi ahiretle ilgili meselelerin kitap ve sünnette geçtiğini ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in de ifade ettiği gibi gerçekleşmesinin mümkün olan haller olduğunu ve bunlara inanılması gerektiğini söylemektedir. Ayrıca bu konuların meâd ile ilgili meseleler olup kitap ve sünnetin belirttiği şekilde gerçekleşeceğinden şüphe duyulmayacağını, ümmetin bunlarda icma ettiğini ve bunları tasdik etmenin vâcib olduğunu zikretmektedir. Teftâzânî, kişinin kabirde karşılaşacağı ilk şeyin Münker ve Nekîr tarafından sorulacak sorular olduğunu söyleyerek bunun âlimler tarafından ittifakla kabul edildiğini dile getirmiştir. Kabir nimeti için özel bir başlık ayırmayan Teftâzânî, bu konudaki asıl açıklamalarını kabir azabı ile birlikte zikretmiştir. Kabirde azabın varlığının hak oluşunu aynı zamanda nimetinin varlığına da bir işaret kabul etmiştir. Teftâzânî, ahirette gerçekleşecek olan ba's, haşr, şefaat gibi safhaların hak olduğunu, bu konuda sadece yok olan şeylerin tekrar var edilebileceğini, ma'dumun aynı ile ya da misliyle iadesinin câiz olduğunu söylemiştir. O, meâd ile özelde haşr-ı cismânîyi kastetmiştir. Haşr-ı cismânîyi de bazen ba`s ile eş anlamlı olarak zikretmiştir. Allah’ın ilk kez yarattığı bir şeyi ikinci defa daha kolay yaratabileceğini söyleyerek cismânî haşri de kabul etmiştir.Teftâzânî, hesap ve amel defteri meselesinde nakillerin belirttiğinden farklı bir beyanda bulunmamış, amellerin yazıldığı bir defterin ve Kirâmen Kâtibin meleklerinin varlığına inanılması gerektiğini söylemiş ve mîzânın da amellerin yazıldığı sahifelerin tartılması suretiyle gerçekleşeceğini ifade etmiştir. Mîzânın adaleti temsil ettiğini, sırâtın, ahiret hallerinden olduğunu söyleyerek onun sahih hadiste geçtiği üzere kıldan ince, kılıçtan keskin, cennet ehlinin üzerinden geçip kurtulacağı, cehennem ehlinin ise ayaklarının kayıp düşeceği, cehennemin üzerine uzanan bir köprü olduğunu kabul etmiştir.Şefaat hususunda Teftâzânî, ister günah işleme anında, ister mahşer yerinde ister cehenneme girdikten sonra olsun büyük günah işleyen kimse için şefaatin câiz olduğunu ve bu konuda mütevâtir denilecek haberlerin var olduğunu söylemiştir. O, cennet ve cehennemin varlığını kabul etmiş ve bunlara inanılmasını gerekli görmüştür. Cennet ve cehennemin şu an yaratılmış olduğunu ve ebediyyen yok olmayacağını ve konuda icma oluştuğunu; cennet ve cehennemin içindekilerle birlikte ebedi olduğunu, günahkârlar Müslümanların bazılarının ise azap gördükten sonra cennete gideceğini; çünkü ebedilik boyutuyla cehennemin kâfirler için yaratıldığını, küçük günahların mutlak anlamda affolacağı ve büyük günahların da tövbeden sonra affolacağı noktasında ittifak olduğunu belirtir.
In this study, which aims to examine how the subject of belief in the hereafter, which is one of the basic belief principles, is understood by Sa'ad al-Din al-Taftazani, and the life that will take place immediately after death and its evidences are discussed, the stages that will take place in the hereafter are mentioned, and opinions about the doomsday and its portents are not included. In addition, after conveying some of the views of sects such as Ahl al-Sunnah and al-Muʿtazilah and philosophers on the life in the hereafter, Taftazani's thoughts on the relevant issue and his answers to the objections made on this subject are expressed. When his views on the hereafter life are carefully examined, it is seen that he put forward his thoughts by answering al-Muʿtazilah on some issues. In the section of Sharh al-Maḳāṣid named as ma‘ad the stages of life after death, baʿath, resurrection, return of the deceased, life in the grave, the present existence of heaven and hell, its place and eternity, and intercession issues are examined. Taftazani did not include mentions of the apocalypse in the ma‘ad section, unlike modern books on the life of the hereafter. Taftazani says that the detailed explanation of the interrogation, ṣirāṭ, mizan, baʿath heaven-hell states related to the hereafter, and similar issues related to the hereafter are mentioned in the Qur'an and the Sunnah. He mentions that such matters are related to ma‘ad, that it will be realized as stated in the book and sunnah, that the ummah has agreed on them and that it is wājib to confirm them. Taftazani explained the question, blessing and torment of the grave interrogation that will take place in the intermediate realm, and stated that the first thing a person will encounter in the grave is the questions to be asked by Munkar and Nakr, and that this is unanimously accepted by the scholars. Taftazani, mentioned his main explanations on this subject together with the torment in the grave. He considered the existence of torment in the grave to be true, as well as a sign of the existence of blessings. As a result, the situation in the grave is possible and its occurrence is fixed; He also stated that the book and the sunnah also describe them. Taftazani said that the stages such as baʿath resurrection, and intercession that will take place in the hereafter are true, that only things that were destroyed can be brought back into existence, that it is permissible to return the material with the same or like it, and that something God created for the first time is second nature. He specifically meant the resurrection bodily by ma‘ad and sometimes mentioned ḥashr as a synonym for baʿath and used the word ḥashr in his works to include both the meaning of baʿath's and ma‘ad. He also accepted the bodily resurrection, saying that he could create it more easily than the first. Taftazani did not make a different statement from the narrations regarding the issue of account and the Qur'an and the Sunnah, he said that it is necessary to believe in the existence of a book in which deeds are written and the angels of Kirāman Kātibīn and he stated that the scale will be realized by weighing the sheets on which the deeds are written. Saying that the mizan represents justice, and that the ṣirāṭ is one of the states of the hereafter, he accepted that it is a bridge that is thinner than a hair, sharper than a sword, that the people of Paradise will pass over and escape, and that the people of Hell will slip and fall, and that it is a bridge stretching over Hell. Regarding Shafa`ah, Taftazani said that intercession is permissible for a person who commits a major sin, whether at the time of committing a sin, at the place of Judgment or after entering Hell, and that there are reports that can be called mutawātir. He accepted the existence of heaven and hell and deemed it necessary to believe in them. That heaven and hell have been created now and will not perish forever and that there has been consensus on the matter; that heaven and hell are eternal together with their contents, and that some Muslims, sinners, will go to heaven after suffering punishment; because, with its eternity dimension, he states that Hell was created for unbelievers, that minor sins will be completely forgiven and major sins will be forgiven after repentance.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 10 Issue: 1 |