Liberal demokratik bir sisteme ulaşabilmede, kuvvetler ayrılığı ve kuvvetlerin fren ve denge içerisinde olması ilkeleri hayati bir öneme sahiptir. Bu ilkelerin hayata geçirilmesinde en önemli köşe taşı ise adil bir yargılamanın gerçekleşebilmesi için önkoşul olarak kabul edilen yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığının sağlanmasıdır.
Yargıyı tarafsız ve bağımsız hale getirebilmenin ön koşulu, göreve getirilecek hâkim ve savcıların liyakat ilkesini temel alan objektif kriterlerle seçilmesidir. Kriterlerin objektifleştirilmesi ise meslek adaylarında aranan kriterler, sınav sistemi ve değerlendirme sisteminde yapılacak iyileştirmelere bağlanmaktadır. Bunların sağlanması halinde hukuk sistemlerinin en büyük sorunlardan biri olarak görülen yasama ve yürütme organlarının yargı üzerindeki etkisi azaltılmış olabilecektir. Böylece Anayasa, kanunlar ve vicdanından başka hiçbir kişi veya otoriteye dayanmadan karar veren yargı mensuplarına sahip olunabilecek; yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı, kuvvetler arası ayrılık ve kuvvetlerin birbirini fren ve denge içerisinde tutması bir nebze olsun sağlanabilecektir.
Bu makalede, Türkiye’de göreve yeni başlayacak olan hâkim ve savcı adaylarının seçim süreci ele alınacaktır. Bu bağlamda yer yer birtakım demokratik ülkelerde hâkim ve savcı adaylarının belirlenmesinde ne gibi süreçlerden geçileceği hususunda farklı modellerden yararlanılarak, Türkiye’deki mevcut sistemin geliştirilmesi amacıyla eleştirel bir bakış açısıyla öneriler sunulacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Public Law |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 8 Issue: 1 |