The concept of ideology, which is generally defined over negative meanings such as 'biased/false consciousness' and 'distorted communication', is directly associated with the power domain. Ruling owners actively use the media to reproduce their own ideology. In other words, if the power cannot represent itself in ideological fields, it cannot guarantee its existence. The media is considered one of the important devices spreading the ideology of power through society. For this reason, those who own the means of production reproduce their ideologies through the media. In the rapidly digitalizing world, the power strives to have a presence in the new media environment as in the traditional media. New media, which has an interaction-based, user-oriented structure, increases its influence every day all over the world in line with the rapid development and dissemination of technology and draws attention with its feature of being an area where individual and social participation is concentrated. The aim of this study which focuses on the relationship between power, ideology and media is to unearth the implicit meaning of Netflix's original content, the global digital streaming platform, which is an ISA from Althusser's point of view. In this context, the concept of ideology and Althusser's theses on ideology were emphasized in this study, and the structure and strategy of Netflix were presented. In line with the purpose of the study, the original Netflix production 'Designated Survivor' and 'Messiah' series, which have a high IMDB score, have a close theme, present an ideological plot, and are the subject of controversy in the media in this respect, were selected. The first episodes of the series at hand were examined by the method of the critical discourse analysis method. In the study, it was observed that the ideology of America and current political issues were re-produced with the established discourses through Netflix, which is the global digital broadcasting platform. It has been determined that American values are glorified in both series examined in this context and that 'enemy' and 'terrorist' representations come forth through Islamophobic discourses.
‘Yanlı/yanlış bilinç’ ve ‘çarpıtılan iletişim’ gibi genellikle olumsuz anlamlar üzerinden tanımlanan ideoloji kavramı, doğrudan iktidar alanıyla ilişkilendirilmektedir. İktidar sahipleri, kendi ideolojilerini yeniden üretmek için medyayı aktif bir şekilde kullanmaktadır. Başka bir ifadeyle iktidar, ideolojik alanlarda kendini temsil edemezse, varlığını garantileyemez. Medya, iktidarın ideolojisini topluma yayan en önemli aygıtlardan biri olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple üretim araçlarını elinde bulunduranlar, medya aracılığıyla ideolojilerini yeniden üretmektedir. Hızla dijitalleşen dünyada iktidar, geleneksel medyada olduğu gibi yeni medya ortamında da varlık gösterme çabası içindedir. Etkileşim temelli, kullanıcı odaklı bir yapıya sahip olan yeni medya, teknolojinin hızlı gelişim ve yayılımı doğrultusunda her geçen gün tüm dünyada etkisini artırmakta, bireysel ve toplumsal katılımın yoğunlaştığı bir alan olma özelliği ile dikkat çekmektedir. İktidar, ideoloji ve medya ilişkisine odaklanan bu çalışmanın amacı Althusser’in bakış açısına göre bir DİA olma özelliği gösteren, küresel dijital yayın platformu Netflix orijinal içeriklerinin örtük anlamının gün yüzüne çıkarılmasıdır. Bu bağlamda çalışmada ideoloji kavramı ve Althusser’in ideolojiye dair tezleri üzerinde durulmuş, Netflix’in yapısı ve stratejisi ortaya konulmuştur. Çalışmanın amacı doğrultusunda örneklem olarak orijinal Netflix yapımı olan, IMDB puanı yüksek, birbirine yakın temaya sahip, olay örgüsü ideolojik bir çerçeve sunan ve bu açıdan medyada tartışmalara konu olan ‘Designated Survivor’ ve ‘Messiah’ dizileri seçilmiştir. Ele alınan dizilerin ilk bölümleri eleştirel söylem çözümlemesi yöntemiyle incelenmiştir. Araştırmada küresel dijital yayın platformu olan Netflix dizi içerikleri üzerinden Amerika’nın ideolojisi ile güncel siyasi konuların, kurulan söylemlerle yeniden üretildiği görülmüştür. Bu bağlamda incelenen her iki dizide de Amerikan değerlerinin yüceltildiği ve İslamofobik söylemler üzerinden ‘düşman’ ve ‘terörist’ temsillerinin öne çıktığı tespit edilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | May 1, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 6 Issue: 1 |