Bu çalışma, Miranda Fricker’ın epistemik adaletsizlik kavramının kapsamının iki yoldan genişletilebileceğini iddia etmektedir. İlki, Fricker, epistemik adaletsizliğin temel nedenini güvenirliğin eksik olmasına bağlamış olsa da güvenirlik fazlalılığı epistemik adaletsizlik olarak değerlendirilebilir. Özellikle savaş ve tutukluluk süreçlerinde yalan ifadeye zorlama gibi uygulamalar, güvenirlik fazlalığından kaynaklanır ve epistemik adaletsizliğe neden olur. Hiyerarşik olan bazı yapılarda toplumsal aktörlerin dinleyici ve konuşmacı rolleri, konuşmacının bilgiye sahip olduğu iddiasıyla hegemonik bir ilişkiye dönüşebilir. Aynı zamanda bu ilişki, kimlik önyargısı nedeniyle dışlama, marjinalleştirme ve ötekileştirmeyi de motive eder. Bu durumda sadece güvenirlik eksikliğini değil fazlalığını da epistemik adaletsizlik olarak kabul etmek gerekir. Güvenirlik fazlalığı, bu çalışmanın konusu kapsamında “bilgi sahibi olduğu iddiasıyla sorgulanan kişilerin” karşılaştığı durum olarak kabul edilmektedir. İkincisi, epistemik adaletsizlik hibrit bir kötülük olarak tanımlanabilir. Hibrit kötülük, politik kötülük gibi karmaşık motivasyonları içinde barındıran kötülük örneklerine karşılık gelir; çünkü ne sadece karaktere, ne de sadece çevresel şartlara indirgenebilir. Fricker’ın epistemik adaletsizliğin çözümü için önerisi, entelektüel ve refleksif eleştirel-toplumsal farkındalık gibi hibrit erdemlerdir. Bireylerin mevcut durumları ve bağlam, refleksif düşünmeyi sağlarken aynı zamanda normatif yönden eleştirel bir tutumu da destekler. Ancak Fricker, çözüm için hibrit erdemleri sunarken problemi hibrit olarak tanımlamaz. Bu yüzden bu çalışma, güvenirlik fazlalığını epistemik adaletsizlik kavramının kapsamına dahil etmeye ve böyle bir adaletsizliği politik hibrit kötülük olarak tanımlamaya çalışarak iki yoldan Fricker’in kavramının kapsamını genişletmeyi önermektedir. Böyle bir genişleme politik epistemolojinin siyaset, ahlak ve epistemoloji teorilerini yeniden değerlendirme fırsatı verecek ve bu alanda normatif katkıyı artıracaktır.
TÜBİTAK
2219
This study claims that Miranda Fricker’s concept of epistemic injustice can be extended in two ways. First, the excess of credibility can be evaluated as an epistemic injustice. Fricker suggests that a deflated level of credibility causes epistemic injustice. However, practices such as forcing false statements result from excess credibility and cause epistemic injustices especially during war and detention processes. In some hierarchical situations, social actors’ hearer and speaker roles may turn into a hegemonic relationship by suggesting that the speaker has knowledge. This kind of relationship motivates exclusion, marginalization and alienation due to identity bias. Then, it can be argued that not only the lack of credibility but also its excess is an epistemic injustice. In this study, the excess of credibility is accepted as the situation faced by “people who are interrogated with the claim of having knowledge.” Second, epistemic injustice can be defined as a hybrid evil. It refers to instances of evil that contain complex motivations such as political evil, since it can neither be reduced only to the character nor to the environmental conditions. Fricker’s proposal for resolving epistemic injustice is hybrid virtues such as intellectual and reflexive critical-social sensitivity. Therefore, while individuals’ situations and context provide reflexive thinking, they also support a normative critical attitude. Fricker offers hybrid virtues for the solution while she does not define the problem as hybrid. Thus this paper proposes to extend Fricker’s concept in two ways: first, including excess of credibility within the scope of the epistemic injustice, and second, defining such injustices as political hybrid evils. Then this expansion will give political epistemology an opportunity to reevaluate given theories of politics, ethics and epistemology and increase its normative contribution to them.
2219
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy, Political Science |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Project Number | 2219 |
Publication Date | June 30, 2022 |
Submission Date | February 11, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 11 Issue: 1 |
İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.