Dini sembol ve görüntüler
uluslararası medyada; daha çok Avrupa’daki kraliyet ailesi fertlerinin kilise evlilikleri,
Dan Brown’un romanlarının uyarlaması, semavi dinlerin başkenti olarak Kudüs
tartışmaları ve daha çok otantik ve geçmişe ait olan bir görsellik olarak Hindistan
kültürü etrafında, sıklıkla yer almıştır. Türkiye medyasında ise, daha önceleri
de rastlamak mümkünse de özellikle mobil teknolojilerin insan hayatını kaydeden
görüntüler, televizyon dizilerinde yoğunlukla kullanılan dini replikler ve
başörtüsü gibi semboller aracılığıyla geleneksel ve sosyal medya araçlarında
dini temsil daha da artmıştır.
Ne var ki, televizyon
ekranlarında ve diğer medya mecralarında (geleneksel ya da yeni) artan söz
konusu dindarlaşma tezahürleri yahut söylemsel ilgiye her zaman pozitif bir
değerlendirme ile yaklaşmak mümkün görünmemektedir. Bir popüler kültür ya da
tüketim öğesi olarak ele alınan dindarlık görüntülerinin, politik jargona
yansıyan kullanımlarının, beklenen/öğrenilen davranışsal olgunluğun oluşmasını
sağlamaması, aksine özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarla
narsizm gibi olumsuz duygularla ilişkilendirilmesi, negatif algılayış yahut
temsilin örnekleri olarak gösterilmektedir.
Bu nedenle,
popüler kültürü tanımlaması açısından anlamlı olan prime-time (altın saatler)
ve selfie (özçekim) bağlamında, daha çok Türkiye örneğinde, dinin kitle
iletişim mecralarındaki ve politik alandaki görünürlüğünü teorik bir
değerlendirme vasıtasıyla ele alan elinizdeki çalışma; (a) televizyon
ekranlarında artan dindarlaşmanın sosyo-politik nedenlerini, (b) popüler kültür
ve reyting (izlenme oranı) öğesi olarak din unsurunun etiğini, (c) kamusal
alanda sıklıkla kullanılan dini sembol ve söylemin davranışsal boyutunu ve (d)
“sosyal medya dindarlığı” olarak nitelendirilebilecek mobil iletişimdeki
dindarlık biçimlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın ilk sonuçları ve
çözümlemeler, dini sembol ve söylemin, politik arena ve medya (yeni ve
geleneksel) mecralarında bir gösteri unsuru olarak kullanıldığını ve dinin
popüler kültüre ait tüketilen bir öğeye dönüştüğüne işaret etmektedir.
This
study, mostly in Turkish context, handling the religious scenes in mass
communication and political sphere within the framework of two meaningful
popular culture terms (prime-time and selfie), in theoretical terms and through
unstructured observations, aims to analyse (a) the socio-political reasons of
increasing religiosity on television screens, (b) the ethics of religious
coverage as a popular culture or rating entry, (c) the behavioural dimension of
religious symbol or discourse that are much-applied in the public sphere and
(d) the forms of devotedness in mobile technologies which can be called as
social media religiosity. The preliminary outcomes and the analysis of the
article suggest that religious symbols and discourse have been used as a
show-business in political arena and media courses (new and traditional) and
that religion has changed into a consumption item belonged to popular culture.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | May 2, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 5 Issue: 16 |