Geçmişten bugüne en ideal yönetim şekli olarak karşımıza çıkan demokrasi; iradesini halktan alarak halka seçme hakkını vermekte ve bağımsız, eşit bir yaşam sunmaktadır. Demokrasinin temsil ve yasalar önünde eşitlik için uygulamada da bunu sağlayabilmesi için de güçlü yasalar ve iyi işleyen adalet sistemi gerekir. O halde her demokratik hak adil midir? İşte bu soru/sorun halkı çoğu zaman haklarının ve demokrasinin ne olduğu paradoksu içerisine itmekte ve çoğunlukla bu sorunun cevabı belirlenemeden onlar ya tamamen pasif-uyuyan, ya da kendini direnişe adarken anarşizmin sözüm ona kahramanları ya da piyonları olmuştur. Bu durumda bunlardan başka bir çıkış yolu yok mudur sivil halk için? İyi ya da kötü, demokrasi söz konusu olduğunda bir başka seçenek daha var. Düşünmeyi, sorgulamayı, gerektiğinde itaat yerine itiraz etmeyi, direnmeyi, karşı durmayı seçerken şiddetten tamamen uzak, sadece akıl ve vicdanla mücadelesini sürdürme yolu, demokratik bir çözüm, ancak hukuk dışı bir yol: sivil itaatsizlik. Barışçıl, akli ve vicdani bir yol olan sivil itaatsizlik, adalet için mücadele etme yöntemi olmasına karşın egemen kesimlerce ısrarla yasal adalet dışı bir eylem türü olarak lanse edilmeye çalışılmaktadır.
Bu çalışma, pasif bir direniş olan sivil itaatsizliğin demokrasi ve hukuk arasındaki bu paradoksunu ve şiddete karşı, nasıl şiddetten uzak bir direnişin yapılabildiğini irdelemeyi amaçlamaktadır.
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ocak 2016 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 2 Sayı: 2 |
Intermedia International E-journal
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.