Duygu ve anlam bakımından sonsuz bir çeşitlilik gösteren yüz, var oluşun belirdiği zorlu bir sahne olarak değerlendirilebilir.
Yüz, gerçekliği ve temsilleriyle birlikte ben-öteki diyalektiğinin merkezinde bir fenomen olarak, pek çok disiplinin temel
meselesi olmuştur. Yüz, bir bilmece olarak her zaman “orada”dır. Şeffaflığın imgesi biçiminde, bireyin görsel temsilinin
sunumunu gerçekleştiren yüz, modern hayatta kaybolmuş gibidir. Yüzün kendi gerçekliği yerine artık sonsuz sayıda
üretilebilen imgeleri vardır. Bu çalışmada yüzün, selfie aracılığıyla imgesinin üretimi dolayımında, gerçekliğinin kaybedildiği,
bir tür bozuma uğradığı ve “sergi” değeriyle metaya dönüştürüldüğü üzerinde durulmuştur. Yüzün metalaşması sonucu,
Levinas’ın aşkınlığın ortaya çıkmasına en uygun yer olarak ifade ettiği yüz’ün, gerçek anlamını yitirdiği ve şeffaflaştığı öne
sürülecektir. Selfie, ben’i vurgulayan, onu öne çıkaran ve ben’in kendi varoluşunu gerçekleştirebilmesi için başkası’yla yüz
yüze olma sürecini kesintiye uğratan bir olgu olarak değerlendirilebilir. Selfie’de bireyin ekranda kendi yüzüyle karşılaşması
sonucu ortaya çıkan aynılık, Levinas’ın karşı çıktığı aynılıktır. Yüzün ve bir imge olarak selfie’nin anlamını sorgulama
amacında olan bu çalışma, Levinas’ın düşünceleri bağlamında selfie’yi okuma denemesidir. Levinas’ın, “başkası’nın yüzü”,
“aşkınlık”, “aynılık” gibi kavramları doğrultusunda ilerleyen çalışmada, selfie kültürüne eleştirel bir yaklaşım benimsenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 3 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 10 |
Intermedia International E-journal
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.