Abstract
6325 sayılı HUAK’ın 18. maddesine 7036 sayılı Kanun m.24 ile eklenen 5. fıkraya göre, “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz”. Bu düzenleme, “dava açma yasağı” olarak nitelendirilmektedir. HUAK m.18/I’e göre, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmayla neticelenmesi halinde taraflar ve arabulucu arasında bir anlaşma belgesi düzenlenebilir. Arabuluculuk anlaşması belgesi, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmayla sonuçlanması halinde uyuşmazlığın tarafları ve arabulucu tarafından imzalanan ve varılan anlaşmanın yazılı hale getirildiği bir sözleşmedir. Arabuluculuk anlaşma belgesi, maddi hukuku ilgilendiren bir borçlar hukuku sözleşmesi niteliğine sahiptir. Bu sebeple arabuluculuk anlaşma belgesi, tüm sözleşmeler için aranan geçerlilik şartlarına tabidir. Arabuluculuk anlaşma belgesinin tarafları, arabuluculuk faaliyetine konu olan uyuşmazlığın taraflarıdır. Uyuşmazlığın taraflarının iradesinde bir bozukluk ya da aşırı yararlanma halinin bulunması iptal edilebilirlik yaptırımını gündeme getirir. TBK’da düzenlendiği şekliyle, yanılan, aldatılan ve korkutulan kimse sözleşmeyle bağlı değildir. Ayrıca aşırı yararlanma durumunda, zarar gören de sözleşmeyle bağlılıktan kurtulabilir. Geçersizlik türleri arasında “sözleşmeyle bağlı olmama” şeklinde bir yaptırım bulunmamaktadır. Kanunun ifadesi ve hâkim olan güven teorisi birlikte değerlendirildiğinde, bu ifade, iptal edilebilirlik olarak yorumlanmaktadır. HUAK m.18/5 hükmünden anlaşılması gereken, anlaşma belgesi geçersiz olmadığı ya da iptal edilmediği sürece, anlaşmaya varılan hususlarda dava açılamayacağıdır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda üzerinde anlaşmaya varılan hususlarda dava açılabilmesi için, öncelikle arabuluculuk anlaşma belgesinin iptal edilmesi gerekir.