Bir ulusun ve o
ulusun bireylerinin müzikle ilişkisiyle toplumsal düzen arasında ilişki
kurulması sıklıkla başvurulan bir benzetmedir. Konfüçyüs’e ait olduğuna inanılan
"Bir toplumun müziği bozuldu mu, o toplumda pek çok şey bozulmuş
demektir" sözü bu anlamdaki bir fikri içermektedir. Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte müzikte değişim fikrini ortaya atan
Atatürk "Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü musikide değişikliği
alabilmesi, kavrayabilmesidir" sözleriyle toplumun değişimi ve müzikte
değişim arasında yukarıdakine benzer bir ilişki kurmaktaydı. Devletin
yapılanmasında müziği önemli bir unsur olarak gören Atatürk Cumhuriyet’in
kuruluşuyla birlikte müziksel kurumlaşmaya da özel bir önem vermiş ve ilk
kurumlaşma hareketleri Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen ilk yıl içinde Musiki
Muallim Mektebi’nin (MMM) kuruluşuyla başlamıştı. Daha sonraki yıllarda
gerçekleşen müziksel kurumlaşma hareketleri Cumhuriyet’in kurucularının
müziksel kurumlaşmaya verdikleri önemi vurgulamak açısından dikkat çekicidir.
İmparatorluğa
ait unsurların birçoğunun Cumhuriyet kurumlaşmasının dışında tutulmuş olmasına
rağmen Mızıka-ı Hümayun’un 1924’te Atatürk’ün isteğiyle Ankara’ya taşınarak
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na dönüştürülmesi ve 1932’den sonra
Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası adıyla hizmetine devam etmiş olması,
müzik etkinliklerine büyük önem verilen Halkevleri ve Köy Enstitüleri’nin,
Konservatuvarın ardından bunları izleyen birçok müzik kurumlaşmasının
gerçekleşmesi müziğe verilen özel önemi anlatan olaylardır.
1923 ve 1950
yılları arasındaki tek parti yönetiminde kurumlaşma yönünde yavaş ama emin ve
kararlı adımlar atılmıştır. Çok partili sisteme geçiş tarihi olarak Demokrat
Parti’nin iktidara geldiği 1950 tarihi değil de kuruluş tarihi olan 14 Ocak
1946 tarihi alındığında müzik kurumlaşmasına dair birtakım çarpıcı uygulamalara
şahit oluruz. 1946-1950 yılları arasında yükselen muhalefetin yarattığı
kaygılar Cumhuriyet Halk Partisi’nin daha sonra eleştireceği imam hatip
kursları, imam hatip liseleri, ilahiyat fakültesi gibi uygulamaları hayata
geçirmesinin yanısıra müziksel kurumlaşmaya dair bazı adımlar atmasına da yol
açmıştır. Bunlardan biri Müzik-Resim Semineri adlı okulun CHP döneminde
(1947’de) açılıp yine aynı dönemde (1948) kapatılması diğeri ise Cumhuriyet’in
ilk müzik kurumu olan Musiki Muallim Mektebi’nin devamı olan Gazi Eğitim
Enstitüsü Müzik Bölümü’nün Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer tarafından
kapatılma girişimidir.
Müzik
kurumlaşmamız Osmanlı İmparatorluğu’nda olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de
yabancı müzik adamlarına emanet edilmişti. İmparatorluk döneminde Donizetti,
Guatelli ve Aranda paşalar 1828-1908 arasında Mızıka-ı Hümayun'u yöneten
yabancı müzik adamlarıydı. Cumhuriyet döneminde ise konservatuvar kuruluşu için
yine yabancı bir müzik adamı üzerinde, Paul Hindemith’te karar kılınmıştı. Yüz
yıldan fazla bir süre yabancılar elinde şekillenen müziksel kurumlaşmamızda
ulusal müzik değerleri belki de bu yüzden göz ardı edilmiş ve müziksel
yapılanmamızda ulusal değerler gerektiğince kurumlaştırılamamış ve bu müzik
kurumlaşmasının çıktıları yoluyla toplumla tam bir kültürel buluşma
gerçekleştirilememiştir.
1950 sonrasında
ortaya çıkan oluşumlar ihmal edilmiş olan Türk müziğinin kurumsal bir çerçeve
içinde eğitimine olanak yaratmış ve bu çerçevede müziksel kurumlaşmanın önü
açılmıştır. Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşu bu sürecin
devamında gerçekleşmiştir. Hâlihazırda konservatuvar adıyla üniversiteler bünyesinde
eğitim veren kurumların yarısının TMDK çizgisinde olması da çokpartili siyasal
sisteme geçişin müzik kurumlaşmasında bir yansıması olarak alınabilir. Çokpartili
dönemin ilk iktidarını kuran DP müzik kurumlaşmasına doğrudan bir müdahalede
bulunmamış ve iktidarda kaldığı on yıl boyunca kurumlaşmaya ilişkin bir geri
adım gerçekleşmemiştir. 1960-1980 arasında gerçekleşen üç askeri darbeyle
1997’deki müdahale ile sivil hükümetler görevlerinden uzaklaştırılmış 40 yılı
aşkın süren istikrarsızlık müzik kurumlaşmasını doğrudan etkilememiştir. YÖK’ün
kuruluşuyla birlikte üniversite düzeyindeki müzik kurumlaşması, 1989’da Güzel
Sanatlar Liseleri’nin açılışıyla birlikte de ortaöğretim düzeyinde büyük bir
kurumlaşma hareketliliği oluşmuştur. Günümüzde müzik kurumlaşması açısından
önemli kazanımlar elde edilmiş olmakla birlikte özellikle konservatuvar
yapılanmasında birbirini görmezden gelen iki farklı yapının varlığı bir sorun
olarak durmaya devam etmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Müzik ve Sahne Sanatları / Music and Performing Arts |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2018 |
Submission Date | December 11, 2017 |
Acceptance Date | May 24, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 8 Issue: 17 |