Bir toplumda kadınlara yönelik sistematik hak ihlalleri ve şiddet, o toplumun kadınlarla ilgili anlayışlarını yansıtmakta, şiddetin, cinsiyetlere toplumsal olarak inşa edilmiş anlamların yüklenmesiyle irtibatını tartışma konusu haline getirmektedir. Cinsiyet ve ona bağlı rol tanımları, beklentiler ve değerlerin, doğuştan getirdiğimiz şeylerle belirlenmiş olduğu kabulüne dayalı biyolojik cinsiyet teorisine karşı bu makalede, cinsiyet anlayışlarımızın kültürel olarak belirlendiğini ve dolayısıyla değişkenliğini savunan toplumsal cinsiyet yaklaşımı benimsenmiştir. Bu bağlamda kadınların bugün şehirlerde de hayatlarını kısıtlayan ve onları ölüme götürebilen namusun, geleneksel toplumsal cinsiyet anlayışıyla var edilen üst bir değer olduğu kabul edilmiştir. Buradan hareketle namus ve ona bağlı cinsiyet anlayışının İslam ile ilişkisi irdelenmiş; namusun İslam’dan çok önceye giden bir geçmişe sahip olmakla beraber onun geldiği sosyo-kültürel ortamda etkin ataerkil cinsiyet kültürünün, İslami metinler ve değerlendirmelere yansıdığı, özellikle Peygamber’in vefatından sonra, İslam’ın kadınlar için getirdiği özgürlük imkânlarının zayıfladığı görülmüştür. Bu teorik çerçevede, geleneksel cinsiyet değerlerinin gücü ve değişimin bir arada gözlenebildiği Diyarbakır’da, birbirinden farklı profilde kadınlarla görüşmeler yapılmış; kadınların büyük oranda tek taraflı namus anlayışını ve bunun dinden beslendiğini reddettikleri, geleneksel cinsiyet ve kadınlık anlayışına karşı çoğunlukla “eleştirel bir kabul” ile yaklaştıkları, az da olsa anlamlı sayıda kadının bu anlayışı kabullenmedikleri ve kadınların ikincil statüsünün geleneksel din anlayışıyla ilişkisini sorguladıkları görülmüştür. Bu farklılaşmada özellikle dinle ilişkilenme biçiminin, evli ya da bekâr olmanın, kadın hareketiyle yakınlık ya da kadınların yaşadığı şiddete duyarlılık biçimlerinin etkili olduğu fark edilmiştir.
Bu makale DÜBAP ‘ın finansal desteğiyle yürütülmüş bir araştırmaya dayanmaktadır
Violence against women in a society reflect the society’s approach to women. This makes the connection between violence and socially constructed meanings. Against the biological gender theory, which is based on the assumption that gender and its associated role definitions and values are determined by what we are born with, this article adopts a gender approach that argues that our understanding of gender is culturally determined. In this context, it has been accepted that honor, which restricts the lives of women is a superior value created by traditional gender understanding. İn this respect, the relationship between honor and gender understanding with Islam is scrutinized. İt has been observed that the patriarchal culture in which İslam emerged was reflected in Islamic texts and evaluations, especially after the death of the Prophet, the freedom possibilities brought by Islam for women were weakened. In this theoretical framework, interviews were held with women from Diyarbakır, where the power of traditional gender values and change can be seen together; it has been observed that women largely reject the unilateral understanding of honor and the thought that it is based on religion, and some women do not accept this understanding and questioned the relationship between the secondary status of women and the traditional understanding of religion. It has been noticed that the way of relating to religion, being married or single, intimacy with the women’s movement or the level of sensitivity to violence experienced by women are effective in this differentiation.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Women's Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 21, 2020 |
Submission Date | October 6, 2019 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 20 |