Aydınlanma ya da 18. yüzyıl felsefesinin en
karakteristik özellikleri, insan aklına beslenen sarsılmaz bir güven ile
insanın geleceğinin bilim yoluyla inşa edileceğine dair koşulsuz bir inançtır.
Aydınlanma filozofları irrasyonel olana karşı savaş açmışlar; batıl inanç,
eşitsizlik, bağnazlık, hoşgörüsüzlük, sansür kavramlarıyla mücadele edip
düşünce özgürlüğünü öne çıkarmışlardır. Tarih boyunca Aydınlanma Çağı
filozofları üzerine birçok çalışma yapılmış olmakla birlikte onların, kadının
“aydınlanan” dünyadaki yerinin ne olduğu sorusuna verdikleri farklı cevapları
bir araya getiren herhangi bir çalışmaya rastlanmamaktadır. Söz konusu boşluğu
doldurmayı hedefleyen bu çalışmanın amacı, Aydınlanma Çağı atmosferini soluyan
üç önemli filozof olan Jean-Jacques Rousseau, Immanuel Kant ve Arthur
Schopenhauer’ın; eleştiri, adalet, hoşgörü, özgürlük ve eşitlik gibi
kavramların damgasını vurduğu bu dönemde geliştirdikleri felsefi sistemlerine
kadını ne kadar ve nasıl dahil ettiklerini göstermek, yüzyıllardır tartışılan
“kadının erkeğe göre konumu ile toplumdaki yerinin ne olduğu” sorusuna
verdikleri cevapları hem Aydınlanma Çağı’nın atmosferi hem de kendi felsefi
sistemleri içinde irdelemek, böylece Aydınlanma’nın aslında “erkeklerin
aydınlanması” olduğunu ortaya koymaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | May 17, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 1 Issue: 18 |