Her toplumda iyi eğitim almış insanların telaffuz, cümle kurma ve ifade biçimleri örnek alınarak hazırlanan dilsel biçimler toplumda bütünleştirici bir rol oynamaktadır. Sosyo-politik ihtiyaçlara bir cevap olarak ortaya çıkan “Dil Planlaması”, devletleşme ve uluslaşma süreçlerinin etkin ve önemli bir unsurudur. Tıpkı Türk Dil Devrimi’nde olduğu gibi dil planlaması ulus-devlet kurma sürecinde ortaya çıkmakta, belli bir ülkenin dilsel olarak homojenleştirilmesini hedeflemektedir. Dil politikası uygulamaları bir seferlik olabileceği gibi problemlere kısa süreli çözümler getirebilir veya uzun süreli amaçları benimseyebilir. İşte bu çalışmanın amacı da Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan Dil Planlaması olgusunu Türk Dil Devrimi ile karşılaştırmaktır. ABD’de uygulanan dil planlaması Avrupa’dan gelen ve farklı dil konuşan göçmenlere, Amerikan Devleti’nin kolonileştirmek suretiyle kendi topraklarına kattığı ve farklı dil konuşan toplumlara, Yerli Amerikalılara ve ABD’ye köle olarak getirilen Afrikalı – Amerikalılara yönelik olarak farklılık göstermektedir. Bu bağlamda, bu çalışma her iki ülke tarafından dile yapılan müdahalelerin -bazı yönlerden benzerlik taşımakla birlikte- birbirlerinden önemli ölçülerde ayrıldıklarını ortaya koymaktadır. Örneğin, ABD’de Avrupalı göçmenlere yönelik politikalar daha çok “bütünleşmeye” (integration) yönelik yapısal asimilasyon olarak uygulanırken, Afrikalı – Amerikalılara yönelik dil politikası bir nevi “evcilleştirme”ye (domestication) yönelik davranışsal asimilasyon olarak uygulanmıştır. Türk Dil Devrimi ise doğrudan bütünleştirmeye odaklanmıştır.
The linguistic forms, which are distilled from the pronunciation, sentence formation, and expression of well-educated people, play an integrative role in society. Language planning, as a response to socio-political needs, is an effective and important element of the processes of state building and nationalization. Just as in the Turkish Language Revolution, language planning emerges in the process of a nation-state formation, aiming at linguistic homogenization of a particular country. Language policy practices can be one-off or short-term solutions to problems, or they can adopt long-term goals. In this respect, the aim of this study is to compare the phenomenon of language planning in the US with the Turkish Language Revolution. The language planning in the US, directed at European immigrants, differs from its applications towards people from colonies, for Native Americans, and for African-Americans. Thus, this study shows that the interventions made by both countries have similarities as well as differences, in some aspects, but they are quite distinct from each other. For instance, while policies towards European immigrants in the US are more commonly applied as structural assimilation regarding “integration,” the language policy for African-Americans has been implemented as behavioral assimilation regarding “domestication.” The Turkish Language Revolution is focused directly on integration.
Language Planning Turkish Language Reform American Language Planning Integration Process Linguistics
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 26, 2018 |
Submission Date | October 15, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 58 Issue: 2 |