Turkish history has been presented with a seamless continuity to the Republic of Turkey, starting from the Huns and statecentered narrative. This approach not only offers some cyclical advantages in writing and teaching, but it also carries some structural problems. It can be argued that the way to solve these is a Turkish historical model based on a “mentality-based approach.” Although “mentality” is an important phenomenon that has guided the course of Turkish history, it has been ignored both in writing and teaching. The major cause for this neglect is represented by Turkish military schools, which have presented it as a lesson in the military context for the first time in modern history. Further, it was influenced by the state-centered historical narrative determined by the “project to create a modern Turkish nation” that emerged at the beginning of the twentieth century. Another reason for focusing on the impact of Turkey’s Cold War military victory in is the existence of a historical narrative. It can be said that these cyclical developments have prevented a realistic and rich approach to the 2,200-year-old Turkish history in various ways. This study aims to discuss a new historiographical approach that takes into account the great changes in the history of Turkey. To this end, it has been proposed to develop a mentality-based model according to which Turkish history may be written in a realistic way. Turkish history is thus discussed in three main periods: (1) that of the “Old Turks,” (2) that of the “Muslim Turks,” and (3) that of the “Modern Turks.” In this new model, the spread of Turkish peoples and communities to Eurasia by migrating from Central Asia is examined through the steppe culture. It then points out the various Muslim cultures created by Turks who converted to Islam differently in different areas as well as the historical developments determined by the mentalities of their established states. Thus, it focuses on the culture(s) built by Muslim Turks and their new political-economic-social-religious structure(s). Finally, it mentions, in the process of modernization emerging as a necessity, the historical events and institutions that had a differentiating mentality in the Turkish state and society. Thus, it is thought that the model will make a contribution to the holistic understanding of Turkish history..
Türkiye’de Türk tarihi, Hunlardan başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar kesintisiz bir süreklilikle ve devlet merkezli bir anlatıyla sunulmuştur. Bu yaklaşım, yazım ve öğretimde bazı konjoktürel avantajları sunmanın yanında bazı yapısal sorunları da taşımıştır. Bu sorunları çözebilmenin yolunun “zihniyet temelli yaklaşıma” dayalı bir Türk tarihi modeli olduğu söylenebilir. “Zihniyet”, Türk tarihinin akışına yön veren önemli bir olgu olmasına karşın, hem yazımda, hem de öğretimde göz ardı edilmiştir. Bu ihmalin sebeplerinin başında, bir ders olarak modern tarihin Türkiye’de ilk kez askerî okullarda askerî bir içerikle sunulmasıdır. İkinci sebep ise 20. yüzyılın başında ortaya çıkan “modern bir Türk ulusu yaratma projesi”nin belirlediği devlet merkezli tarih anlatısıdır. Üçüncü sebebi ise Soğuk Savaş sürecinin etkisiyle Türkiye’de askerî zaferlere odaklı bir tarih anlatısının varlığıdır. Bu konjonktürel gelişmelerin, yaklaşık 2200 yıllık Türk tarihinin gerçekçi ve zengin bir biçimde ele alınmasını çeşitli yönlerden engellediği söylenebilir. Bu çalışmada Türk milletinin tarihsel hikâyesinde meydana gelen büyük değişimleri dikkate alan yeni bir tarihyazımı yaklaşımının tartışmaya açılması amaçlanmıştır. Bunun için Türk tarihinin gerçekçi biçimde yazılması için zihniyet temelli bir modelin geliştirilmesi önerilmiştir. Bu öneriye göre Türk tarihi, üç ana dönemde ele alınmıştır. İlk dönem “Eski Türkler”, ikinci dönem “Müslüman Türkler”, üçüncü dönem ise “Modern Türkler”dir. Bu yeni modelde Türk halk ve topluluklarının, Orta Asya’dan göçle daha geniş bir coğrafyaya (Avrasya’ya) yayılması, bozkır kültürü üzerinden irdelenmiştir. Sonrasında farklı coğrafyalarda farklı biçimde İslam’a geçen Türklerin inşa ettikleri Müslüman kültürlerde, kurdukları devletlerin benimsediği zihniyetlerin belirlediği tarihsel gelişmelere dikkat çekilmiştir. Böylece Müslüman Türklerin inşa ettikleri kültür/ler ve kurdukları yeni siyasi-iktisadi-sosyal-dini yapı/lara odaklanmıştır. En sonunda ise bir zorunluluk olarak ortaya çıkan modernleşme sürecinde Türk devlet ve toplumunda farklılaşan zihniyetle gelişen tarihsel olay ve ortaya çıkan kurumların çözümlenmesine değinilmiştir. Böylelikle Türk tarihinin bütüncül biçimde kavranması için kolaylaştırıcı bir katkı sağlayacağı düşünülmüştür.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 23, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 31 Issue: 1 |