İnsanların
hava ulaşımını kullanmaya başlamaları, zaman ve mekana ilişkin paradigmayı
değiştirmiştir. Tüketimciliği bir ideolojiye dönüştüren post-modern kavramı
tüketici etkinlikleriyle kendisini var eder. Yolcu ve uçak mürettebatını
taşıyan uçak içi kabin sistemleri, uçma yeteneği olmayan insanın yaşayabileceği
ortamın tam bir simülasyonunu sağlar. Uçmayı aklına
koyan insan, dışarıda hayatta kalmanın
imkansız olduğu yüksekliklerdeki koşullarından kendisini koruyacak ve kendisine
yeryüzündeki evinin yeter koşullarını sunacak, uçabilen bir taşıt icat
etmiş ve onu kendisinin uzantısı kılmıştır. Hava taşımacılığının artan rekabet ortamında,
sıradışı hizmetler ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri olan Frequent flier
programının başarısı, günlük tüketimin bir parçası haline gelen seyahat
pratiğine prestij kazandırılmasıyla olmuştur. Öyle ki sadakat programlarının,
tükettikçe sosyal statü ve prestij kazandıran uygulamaları, tüketimin kendisini
nihai bir hedef haline getirmiştir. Bugün küresel ısınmaya neden olan karbon
emisyonlarınn üretiminden en fazla sorumlu olan iş kollarından biri havacılık
sektörüdür. Sık uçan yolcu programlarının elde ettiği
kar ile havacılık endüstrisinin küresel ekolojiye verdiği zararın, “kazanılan
ve kaybedilenlerle” birlikte her iki açıdan da değerlendirilmesi gerekir Havacılık
Endüstrisinin bu orantısız büyümesinin yol açtığı çevre zararını önlemek için
sorumluluk alması, ülke otoritelerinin de tüketimi teşvik eden uygulamalar
üzerinden gerçekleştirilen iş
modelleri konusunda düzenleme getirmesi bu dünyanın geleceği için kaçınılmaz
hale gelmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | August 29, 2019 |
Acceptance Date | August 27, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 1 Issue: 1 |