Dünya
Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yayınlanan raporlarda, günümüzde, insanların zamanlarının
%90’ını kapalı mekanlarda, bu oranın da %70’ini iş, geri kalan %20’sini ise
evde geçirdikleri belirtilmektedir (Zeydan vd, 2009:587). Özellikle, kent yaşamı içerisinde, giderek artan büyüklükteki
binalar; rezidanslar, plazalar, gökdelenler ve kuleler özel, toplumsal ve iş
yaşantısının sürdürüldüğü akıllı yapılar olarak yaşam alanlarını daha fazla
oluşturmaya başlamıştır. Bu yapıların, aynı zamanda insanların sağlıklarını
tehdit eden, nitelikli, verimli, üretken olmalarını engelleyen bir unsur olarak
karşımıza çıkması söz konusu olabilmektedir. Kimi zaman psikolojik ve
psiko-nörolojik boyutta bazı olumsuz etkilere, kimi zaman da hastalıklara neden
oldukları görülebilmektedir (Zeybek, 2014:34).
Kişinin
çalışma alanı ile ilişkili şikayetlerinin bileşkesi hasta bina sendromu şeklinde ele alınmaktadır. Hasta bina
sendromunun 1970’lerden itibaren giderek artan sıklıkta bildirilmeye başlandığı
görülmektedir (Kubo vd., 2006:107). Dünya
Sağlık Örgütüne göre, modern ofis çalışanlarında iş ile ilişkili olarak görülen
cilt,
öksürük vb. mukoz zar şikayetleri
ile baş ağrısı, halsizlik ve konsantrasyon bozukluğu gibi genel belirtilerin
rapor edildiği durumlar hasta bina sendromu olarak tarif edilmektedir (Ooi vd,
1998:188).
Diğer
bir tanıma göre, belirli bir binada yaşarken veya
çalışırken ortaya çıkan ancak bu ortamdan uzaklaşınca kaybolan semptomlar
“hasta bina sendromu semptomları” olarak adlandırılmaktadır (Otlu, 2012:25).
In the reports published by the World Health Organization (WHO), it is now stated that people spend 90% of their time indoors, 70% of that at work and the remaining 20% at home (Zeydan et al., 2009: 587). Especially in urban life, increasingly large buildings; residences, plazas, skyscrapers and towers have begun to build up their living spaces more as intelligent constructions of private, social and business life. At the same time, these constructs can be confronted as an element that prevents people from being qualified, efficient, productive, threatening their health. Sometimes it can be seen that they have some adverse effects on the psychological and psycho-neurological dimension and sometimes cause diseases(Zeybek, 2014:34).
A composition of complaints related to the working area of the person is treated as sick building syndrome. Sick building syndrome has been reported increasingly since 1970(Kubo et al., 2006:107). According to the World Health Organization, cases of skin, mucous membrane complaints, headache, fatigue, and impaired concentration seen in work in modern office workers are described as sick building syndrome (Ooi et al.,1998:188).
According to another definition, the symptoms that occur when living or working in a certain building but disappear when moving away from this environment are called "symptoms of sick building syndrome"(Otlu, 2012:25).
In this study, it is aimed to describe the concept of the sick building syndrome by explaining the literature about that syndrome, examining what the emerging symptoms and causative factors are, and what can be done in terms of ergonomics in order to prevent the mentioned symptoms.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Industrial Engineering |
Journal Section | ÖS: ERGONOMI2017 |
Authors | |
Publication Date | December 24, 2018 |
Submission Date | December 11, 2017 |
Acceptance Date | September 21, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 6 |