Cengiz Han devrinde batıya yönelen
Moğollar Harezimliler’e ilk darbeyi vurarak karşı konulamaz ordularına İran ve
yakın doğu yolunu açtılar. Cengiz Handan sonra torunu Hülagü 1250 tarihinde
bütün Moğolların beşte biri büyüklüğünde bir ordu ile tekrar Maveraünnehir ve
İran topraklarını istila etti. 1256
yılında Alamut’u alarak başkenti Tebriz olan İlhanlı devletini kurdu. Hülagü
1258 yılında Bağdat’ı kuşatmayla alarak Abbasi devletini ortadan kaldırdı.
Böylece Hülagü üç hedefininin ikisine ulaşmış oldu. Moğolların üçüncü hedefi
ise Memlukleri ortadan kaldırarak sınırlarını Büyük Okyanus’tan Akdeniz’e kadar
genişletmekti.
Bu dönemde Mardin ve çevresine hâkim
bulunan Artuklular, Moğollar için
yukardaki amaçlarına hizmet edebilecek bir coğrafyaya sahiptiler. Bundan dolayı
Hülagü Han Mardin kalesinin alınmasına çok büyük önem vermekteydi. Bu nedenle
Hülagü Mardin kalesinin muhasarası yaklaşık iki sene sürmesine rağmen moğol
ordusunu geri çekmedi. Ancak Mardin’i
Moğollara karşı savunan Mardin Artuklu Hükümdarı I. Necmeddin Gazi[1]’nin
ölmesi üzerine onun yerine geçen oğlu Kara Aslan şehri Moğollara teslim etmek
için Hülagü ile yazışmış neticede şehir Moğollara teslim edilmiştir. Buna karşılık olarak Kara Aslan’a Diyarbakır,
Elcezire ve çevresinin hâkimiyeti verilmiştir. Böylece Moğollar kendileri için
her bakımdan stratejik bir müttefik edinirlerken Artuklular da İlhanlılar gibi
dönemin süper gücü konumundaki bir devletin desteğini kazanmışlardır.
The Mongols, who headed westward during the period of Genghis Khan, struck the first blow to
the Khwarazm Shahs and opened their way to Iran and the Near East. After Genghis Khan, his grandson
Hulagü invaded Maveraünnehir and Iranian territory again in 1250 with an army of five-fifths of all Mongols.
He founded Ilhanlı State, the capital city of Tabriz after captured Alamut in 1256. In 1258, he took the siege
of Baghdad and abolished the Abbasid state. Thus, Hulagü reached two of his three goals. The third goal
of the Mongols was to extend the borders from the Great Ocean to the Mediterranean by eliminating the
Mamluks.
The Artukids, who dominated Mardin and its environs during this period, had a geography that could
serve the Mongols for the above purposes. For this reason, Hulagü gave great importance to Mardin Castle.
That is why Hulagü did not retreat the Mongol army although the siege of Mardin castle lasted about two
years. However, when Mardin was ruled by the Artuk ruler Necmeddin Ghazi, who defended Mardin against the Mongols, his son Kara Aslan, who had replaced him, had written with Hulagü to hand over the city
to the Mongols and eventually the city was delivered to the Mongols. In contrast, Kara Aslan was given the
dominance of Diyarbakır, el-cezire and its surroundings. Thus, the Mongols acquired a strategic ally in all
respects, while the Artukids, like the Ilkhanians, gained the support of a state which was the superpower of
the period.
In this study, we will answer the questions of how and what the Mongols came to Mardin, how they
affected the politics and culture of the region and what effect they had on the unity of the region. In addition, we studied that relationship between Ilhanlı and Artuklu, which started with war and conflict, ended
with kinship.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 14, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 4 Issue: 3 |
The Journal of International Peer Reviewed History Researches