2001 Krizi’nin ardından Türkiye’de özel sektörün dışarıdan borçlanma eğilimi sürekli artmıştır. Hükümet, kamunun dış borç yükünün hafifliyor olmasının getirdiği rahatlıkla, bir bütün olarak ekonominin döviz üretme potansiyelinin düşük olduğunu dikkate almaksızın, özel sektörün bu eğilimini desteklemiştir. Zira özel sektörün getirdiği dış finansman tüketim talebini uyarıp büyümeyi hızlandırmaktadır. Ne var ki, 2008 Finans Krizi sonrasında küresel konjonktürün kötüleşmesi bir taraftan dış finansman kullanmanın maliyetini artırırken bir taraftan da para ikamesini yeniden gündeme getirmiştir. Sonuç olarak, dış borç yükünün oluşturduğu kırılganlık, iktisadi yapıyı tehdit edici bir içerik kazanmıştır. Hükümetin uzunca bir süre faiz artırımına direnmesi ve muhalif yaklaşımlara karşı sert bir tutum izlemesi, bu tehdidi büyütmüştür. Bütün bileşenleri ile siyasi irade durumun vahametini 2018 Ağustosunda maruz kalınan spekülatif saldırıdan sonra fark ederek tedbirler almaya çalışmıştır. Ne var ki 2020 Şubatından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, siyasi iradenin manevra alanını daraltmaktadır. Artan dış borç yüküne rağmen devam eden durgunluk ibaresi ile tanımlayabileceğimiz bir kısır döngü yaşanmaktadır.
Teşekkürler
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Business Administration |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Submission Date | December 8, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |
Dergiye gönderilen tüm makaleler, değerlendirme sürecinden önce intihal programıyla kontrol edilmektedir.
Yayınlanan tüm makalelere DOI numarası verilmektedir.
JOMELIPS
Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International (CC
BY-NC- SA 4.0) altında çalışmaktadır.
https://creativecommons.org/licenses/by-nc-sa/4.0/