Examining the findings of a survey we conducted in 2020 to understand the living conditions and mutual relations of locals and Syrian immigrants in Gaziantep revealed that while both Syrians and Gaziantep residents provide valid information on many issues, their answers to the questions about their relations with each other contain certain inconsistencies. This article tries to understand at first hand whether such inter-group differences reflected in the surveys are deviations related to the statistical distribution or correspond to a certain social phenomenon. Secondly, it discusses whether such contradictions correspond to a kind of relative and socially constructed reality or to the distortion of reality resulted by the collective conscious or subconscious processes of the participants, conceptualized as the bending of the reality. Deep down inside, all this effort corresponds to an epistemological questioning of the relationship of the knowledge obtained by the human mediation in scientific research, which is an effort to reveal reality, with reality.
More specifically, discussing how the bending of the reality should be understood and handled, the study offers some methodological suggestions for the analysis of this phenomenon. This approach finally makes it possible to reach the conclusion that the different statements of Syrian immigrants and locals living in Gaziantep about food exchange are related to the tendency of immigrants to reflect or even exaggerate relations locals and immigrants as much as possible, as opposed to an othering attitude, especially built around masculinity, that hides the visibility of these relations. The study explains this phenomenon in the context of the contradiction between master and slave underlined by Nietzsche.
Gaziantep’te yerlilerle Suriyeli göçmenlerin yaşam koşulları ve karşılıklı ilişkilerini anlamak amacıyla 2020 yılında yaptığımız bir tarama araştırmasının bulguları incelendiğinde gerek Suriyelilerin gerekse de Gazianteplilerin birçok konuda geçerli bilgiler sunarken; birbirleriyle olan ilişkilerine dönük sorulara verdikleri cevapların belli tutarsızlıklar içerdiği ortaya çıkmaktadır. Bu makale ilk elden, anketlere yansıyan bu türden gruplar-arası farklılaşmaların istatistiki dağılımdan kaynaklı sapmalar mı olduğu, yoksa belli bir toplumsal olguya mı karşılık geldiğini anlamaya çalışmaktadır. İkinci olarak da bu türden çelişkilerin, gerçekliğin toplumsal olarak inşa edilmiş göreli biçimine mi yoksa gerçekliğin bükümü şeklinde kavramsallaştırılan, katılımcıların kolektif bilinç ya da bilinçaltı süreçleri neticesinde gerçekliği çarpıtmasına mı karşılık geldiğini tartışmaktadır. Tüm bu çaba esasında, bir gerçeklik ortaya koyma çabası olan bilimsel araştırmalarda, insan aracılığıyla elde edilen bilginin gerçeklikle olan ilişkisinin epistemolojik bir sorgulamasına karşılık gelmektedir.
Çalışma daha spesifik olarak gerçekliğin bükümünün nasıl anlaşılıp nasıl ele alınması gerektiğine dönük bir tartışma yürütürken bu olgunun tahlili için bazı metodolojik öneriler sunmaktadır. Bu yaklaşım nihayetinde Suriyeli göçmenlerle Gaziantep’te yaşayan yerlilerin yemek değiş-tokuşuna dönük birbirinden farklı bildirimlerinin esasında yerlilerle göçmenler arasındaki ilişkilerin görünürlüğünü perdeleyen, özellikle erkeklik etrafında inşa edilen bir ötekileştirici tutuma karşılık, göçmenlerin ilişkileri olabildiğince yansıtma, hatta abartma eğilimleriyle alakalı olduğu sonucuna ulaşmayı mümkün kılmaktadır. Çalışma, bu olguyu Nietzsche’nin altını çizdiği köle ile efendi çelişkisi bağlamında açıklamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Sociology |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2022 |
Submission Date | January 26, 2022 |
Acceptance Date | March 25, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |