Osmanlı Devleti, gayrimüslim vatandaşlarını “Millet Sistemi” olarak adlandırılan bir hukuki yapı içerisinde idare etmekteydi. Bu sistem çerçevesinde gayrimüslimler; Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler olarak üç millete ayrılmışlardı. Yine bu yapı içerisinde tüm Hristiyan tebaa Rum ve Ermeni milleti olarak ikiye ayrılmıştı. Etnik olarak bu milletlerden olmayan Hristiyan topluluklar da inançlarına göre Rum veya Ermeni milletlerinden birine tâbi kabul edilerek, o millet içerisinde değerlendirilmişti. Kısacası Osmanlı millet sistemi etnik değil dinî bir yapılanma idi ve devlet de vatandaşlarını dini kimliklerini esas alarak tanımaktaydı. Ortodoks Hristiyan olan Bulgarlar da Rum milletine tâbi ve Rum Patrikhanesi’ne bağlıydılar. Bu durum zamanla Rumların, dini yönetimi ellerinde bulundurmalarından dolayı, Ortodoks olan diğer tebaa gibi kendisine bağlı olan Bulgarlara da baskı ve asimilasyon politikaları uygulamalarına neden olmuştu. Bulgar milleti ise bu durumdan kurtulabilmek için Rum milletine tâbi olmaktan çıkmak ve kendi milli kiliselerine sahip olmak için mücadele edecekti. Islahat Fermanı sonrası Osmanlı Devleti’nin gayrimüslimlerin idaresinde yaptığı köklü değişimler sonrası Bulgarların bu mücadeleleri daha da artmıştı. Netice olarak 1870 yılında Bulgarlar, Rum Patrikhanesi’nden ayrılarak kendi milli kiliselerinin devlet tarafından tanınmasını sağlamışlardı. Bu makalede Bulgarların milli kiliselerini kurmak için yaptıkları bu mücadeleler ve bağımsız Bulgar kilisesinin devlet tarafından tanınması sonrası yaşanan gelişmeler incelenecektir.
The Ottoman State,
administered non-Muslim citizens in a legal structure called the "Millet
System". In the frame of this system non-Muslims were separated as three
millets: Jews, Greeks and Armenians. Within this structure, all Christian
subjects were divided into two as the Greek and Armenian millets. Christian
communities not ethnically belonging to these millets were accepted as one of
the Greek or Armenian millets according to their religious beliefs. In short,
the Ottoman Millet system was a non-ethnic, religious structure. Hence the state
recognized its citizens based on their religious identities. The Bulgarians,
who are Orthodox Christians, also belonged to the Greek Patriarchate. This led
to the implementation of the oppression and assimilation policies of the Greeks
to Bulgarians, who belonged to the Greek Patriarchate. Thus, the Bulgarians has
struggled to get rid of this situation and to have their national churches by
getting out of the Greek millet. The radical changes in the administration of
the Ottoman State regarding non-Muslims after The Imperial Reform Edict have
increased the struggle of the Bulgarians. As a result, in 1870 the Bulgarians
left the Greek Patriarchate and made their national churches recognized by the
state. This article examines the struggle to establish the Bulgarian national
church and the developments that have taken place after the recognition of the
independent Bulgarian church by the state.
Journal Section | History |
---|---|
Authors | |
Publication Date | January 31, 2018 |
Submission Date | December 28, 2017 |
Acceptance Date | January 29, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |