Ekonomi ve iletişim sistemlerinin küreselleşerek, ulus devletlerin ötesine geçilmesi tüketici pozisyonundaki vatandaşları politikaya katılmaya teşvik etmektedir. Küresel bir iletişim sistemi olan internet vasıtasıyla bireylerin demokratik toplumun bir parçası olması ve siyasal iletişimin güçlenmesi mümkün olmaktadır.
Bu çalışma bilhassa, Manuel Castells’in bilgi toplumu, iletişim ve küreselleşme arasındaki ilişkiyi aydınlatan çalışmaları referans alınarak, dijital ağların giderek güçlenmesi ve medyanın çeşitlenmesi sonucunda siyasetin de gitgide daha fazla medya ortamında gerçekleştirilmeye başlanması ve buna bağlı olarak liderliğin kişiselleşerek, partilerden ziyade liderlerin ön plana çıkmaya başlaması üzerine kurulmuştur. Artık politikacıların milyonlarca insanla rahatlıkla ve anlık olarak iletişime geçebildiğini söyleyebiliyoruz. Bunu yaparken büyük mitingler düzenlemek ve masraf etmek zorunda değildirler. Bunun yerine, politikacıların ağ toplumunun dinamiklerini anlayarak, sosyal medyayı ve internetle gelen diğer iletişim araçlarını iyi kullanabiliyor olmaları gerekmektedir.
Bu bağlamda çalışmanın odak noktası, siyasi iletişim kampanyalarının küresel iletişim sistemleri ile olan ilişkisini anlamlandırmaya çalışmaktadır. Bu çalışmanın amacı küresel medya ve özellikle internet ile siyasal iletişimin nasıl çalıştığını daha geniş ekonomik, sosyal ve politik konuların ışığında eleştirel bir bakış açısı ile anlamaya çalışmaktır.
Makalede, küresel siyasal iletişimde son dönemde ön plana çıkan Yeni Zelanda’nın Başbakanı Jacinda Ardern, örnek bir lider olarak sunulacaktır. Sonuç kısmında, siyasi liderlerin, küresel çağda kendilerini toplumlara ispatlayabilen ve sanal gerçeklikle başa çıkabilen, yetenekli, özgüvenli, başkalarının farklılıklarına saygı gösteren ve mükemmeliyetçi kişiler olması gerektiği vurgulanmaktadır.
The globalization of the economy and the communication systems beyond the nation-states encourages consumer citizens to participate actively in politics. Through the internet, which is a global communication system, political communication becomes stronger and it is possible for citizens to be a part of the democratic society.
This work gives particular reference to Manuel Castells’ works that illuminate the relationship between information society, communication and globalization, and emphasizes the increasing personalization of politics as a result of the strengthening of digital networks, the diversification of the media. From this framework of Castells, as a result, the leadership has become more personalized. Today, politicians can easily and instantly communicate with millions of people. Politicians do not have to organize large rallies for big expenses. Instead, it is necessary for policy makers to understand, to use the dynamics of network society, and to benefit the social media and other means of communications within the Internet.
In this context, the focus of the study is to make sense of the relationship between the dynamics of political communications and global communication systems. The aim of this study is to try to understand how political communication works with global media and especially Internet with a critical perspective in the light of wider economic, social and political issues.
In this article, New Zealand's Prime Minister Jacinda Ardern will be presented as an exemplary leader in terms of communications. This paper concludes that, political leaders should be capable, self-confident, respecting the differences of others and able to cope with virtual reality in the global era.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Communication |
Authors | |
Publication Date | July 29, 2021 |
Submission Date | April 17, 2021 |
Acceptance Date | July 7, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |