Sosyal medya bireylere görüntü, video, yazılı metin, ses gibi içerikleri paylaşılabilme imkânı veren, ortak ilgi alanlarına sahip bireylerin birbirleriyle kolaylıkla etkileşime geçmesine olanak tanıyan internet tabanlı bir platformdur. İnternet kullanıcıları günlerinin önemli bir kısmını sosyal medyada geçirmektedir. Kullanım süresi arttıkça bağımlı davranışları gösterilmekte, sosyal medyayı kullanma konusunda özdenetimle davranabilmek zorlaşmaktadır. Her türlü içeriğin paylaşıldığı renkli sosyal ağ ortamları çocuk ve gençleri çoğunlukla olumsuz yönde etkilemektedir. Bu olumsuz etkiler pek çok farklı alanda hissedilmektedir. Gençler sosyal medya sunulan hayatlara ya da fenomenlerin paylaşımlarına göre bir dünya tasavvuru oluşturmakta, birçok çocuk/genç için fiziksel görünüş ve marka giyinmek gibi tutumlar bir takıntı hâline gelmektedir. Ayrıca gençlerin daha fazla argo ve küfürlü konuşmaya başladığı, gün geçtikçe kendilerini düzgün bir şekilde ifade edebilme yeteneklerinin zayıfladığı ve arkadaş ilişkilerinin sanallaştığı görülmektedir. Bununla birlikte sürekli akan görseller dikkat süresini azaltmakta, öğrenme süreçlerine engel olmaktadır. Sosyal medyanın dini ve ahlaki konularda da olumsuz etkileri bulunmaktadır. İnternet ve sosyal medya ibadet ve dinden uzaklaşma, zaman israfı, vakti boşa harcama gibi sonuçların ortaya çıkmasına etkide bulunmaktadır. Gençler sosyal medya ortamlarından daha fazla etkilenmekte, ahlaki alışkanlıkları ve davranışları değişmektedir. Tüm bu değişimler birer problem alanı olarak tanımlanabilmektedir. Sosyal medyanın çocuk ve gençlerin hayatlarındaki olumsuz etkilerinin azaltılmasına ve çözümüne yönelik çalışmalardan birinin de okullarda manevi danışmanlık eğitimi olduğu düşünülmektedir. Bu manevi danışmanlık çalışmasında, ahlaki ve dini konular ile gündelik yaşam sorunları ele alınabilmektedir. Nitekim dünyanın farklı ülkelerindeki okullarda öğrencilere manevi danışmanlık hizmeti sunulmakta, Amerika, İngiltere, Singapur gibi bazı ülkelerde okullarda görev yapan öğretmenlere manevi danışmanlık eğitimi verilmekte ve öğrencilerine yardımcı olmaları sağlanmaktadır. Bu anlamda sosyal medya kullanımına yönelik manevi danışmanlık eğitiminin bu amacı gerçekleştirebileceği öngörülmektedir. Bu çalışmada, okul çağındaki çocuklar/gençler üzerinde sosyal medyanın etkileri ve okulda verilmesi planlanan manevi danışmanlık eğiminin gerekliliği konusunda öğretmenlerin ne düşündükleri ve bu eğitimin içeriğine dair önerilerinin neler olduğu sorularına cevap aranmaktadır. Okullarda manevi danışmanlık eğiminin yönelik ihtiyacı sahadan verilerle destekleme amacıyla ihtiyaç analizi çalışması olarak planlanan bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden çoklu durum çalışması deseni tercih edilmiştir. Manevi danışmanlık eğitimine olan ihtiyacı tespit etmek amacıyla maksimum çeşitlilik örneklem ilkelerine göre seçilmiş ortaöğretim kurumlarının farklı branşlarından en az beş yıllık deneyimi olan 18 öğretmenle görüşme yapılmıştır. Bu çalışmada sorunun çözümünün ancak disiplinler arası bir yaklaşımla ortaya konabileceği düşüncesiyle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanı dışındaki farklı branş öğretmenlerinin görüşleri de ele alınmıştır. Bu görüşmelerde öncelikle sosyal medyanın çocuklar ve gençler üzerindeki etkilerine yönelik öğretmen gözlemlerine yer verilmiştir. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun sosyal medya kullandığı, sosyal medya bağımlısı olmasalar da sosyal medyanın yokluğuna katlanamadıkları gözlenmiştir. Ayrıca sosyal medyada karşılaşılan görsel ve ifadelerin sınıf ortamına taşındığı, okuma kültürünün hızlandırarak izleme kültürüne dönüştüğü, ifade gücünün düştüğü, argo ve küfür kullanımının yoğun bir şekilde arttığı, duyarsızlık, bencillik ve tatminsizlik gibi duygu durumlarında artış görüldüğü, sosyal medya ortamının ve sosyal medya fenomenlerinin her yönüyle model alındığı, çocuk ve gençlerin tutum, davranış ve görünüş tarzı açısından standartlaştıkları, sürekli tüketime yöneldikleri, gelecek hedeflerinin ve arkadaşlık ilişkilerinin değiştiği görülmektedir. Ayrıca din ve değerlere karşı saygısız, olumsuz, umursamaz ve eleştirel tavırlarda artış gözlenmektedir. Sosyal medyanın etkisiyle ortaya çıkan bu sonuçların okul çağındaki çocuk ve gençler üzerinde olumsuz yoğun etkileri bulunmaktadır. Bazı ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de çocuk ve gençlere yönelik manevi danışmanlık gibi bir çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Öğretmenler bu ihtiyacı yoğun bir şekilde hissetme ve konuya dair öneriler sunmaktadırlar. Öğrencilerin bireysel gelişimlerini destekleyecek, onları bilinçlendirecek ve yol gösterici olacak değer içerikli bir manevi danışmanlık içeriği önerilmektedir.
Social media is an internet-based platform that allows individuals to share content such as images, videos, written text, and audio, as well as enabling those with common interests to interact with each other easily. Internet users spend most of their days on social media. As the duration of use increases, addictive behaviours are shown, and it becomes difficult to act with self-control in using social media. Lurid social networking environments, where all kinds of content are shared, negatively affect children and young people. These negative effects are felt in many different areas. Young people create a vision of the world according to the lives presented on social media or the shares of phenomena, and attitudes such as physical appearance and brand dressing become an obsession for many children/young people. In addition, it is seen that young people start to speak more slang and abusive language, their ability to express themselves properly is weakening and their friendship relations become virtual. However, constantly flowing visuals reduce attention span and hinder learning processes. Social media also has negative effects on religious and moral issues. The Internet and social media have an impact on the emergence of results such as getting away from worship and religion as well as wasting time. Young people are more affected by social media environments and their moral habits and behaviours are changing. All these changes can be defined as problem areas. It is thought that one of the efforts aimed at reducing and solving the negative effects of social media in the lives of children and young people is spiritual counselling education in schools. In this spiritual counselling work, moral and religious issues and daily life problems can be discussed. As a matter of fact, spiritual counselling services are offered to students in schools in different countries of the world, such as the USA, England and Singapore. Teachers working in schools in these countries are given spiritual counselling training and they are empowered to help their students. In this sense, it is predicted that spiritual counselling training for the use of social media can achieve this goal. In this study, answers are sought to the questions of what teachers think about the effects of social media on school-age children/young people and the necessity of spiritual counselling training planned to be given at school, and what their suggestions are about the content of this education. In this research, which was planned as a needs analysis study in order to support the need for spiritual counselling education in schools with data from the field, a multiple case study design, one of the qualitative research methods, was preferred. In order to determine the need for spiritual counselling education, 18 teachers with at least five years of experience from different branches of secondary education institutions selected according to the maximum diversity sampling principles were interviewed. In this study, the opinions of teachers from different branches outside the field of Religious Education were also discussed, with the thought that the solution to the problem can only be revealed with an interdisciplinary approach. In these interviews, teacher observations on the effects of social media on children and young people were included. It has been observed that the majority of the students use social media, and although they are not addicted to social media, they cannot tolerate the absence of social media. In addition, visuals and expressions encountered in social media are transferred to the classroom environment, the culture of reading accelerates and turns into a culture of watching, the power of expression decreases, the use of slang and profanity intensively increases, there is a growth in emotional states such as insensitivity, selfishness and dissatisfaction. It is seen that children and young people are standardised in terms of attitude, behaviour and appearance style, they tend to consume constantly, and their future goals and friendship relations change. Moreover, an increase is observed in disrespectful, negative, indifferent and critical attitudes towards religion and values. These results, which emerged with the effect of social media, have negative effects on school-age children and young people. As in some countries, there is a need for spiritual counselling efforts for children and youth in Turkey. Teachers feel this need intensely and offer suggestions on the subject. A value-based spiritual counselling content that will support the individual development of students, raise their awareness and guide them is recommended.
Religious Education Formal Education Spiritual Counselling Education Social Media Teacher Student.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 9 Issue: 1 |