At the beginning of the 20th century, following the First World War, Jordan entered the political scene (1921) and completed its satification process under the name of Hashemite Kingdom of Jordan in 1946 by gaining its independence from England. The declaration of the State of Israel in 1948 and the migration of Palestinians to Jordan later on Arab-Israeli Wars caused significant political and cultural conversion in Jordan. Jordan was introduced to many modern literary genres thanks to the printing press and media tools that the Palestinians brought with them. Palestinian intellectuals in Jordan have brought the Palestinian political purpose and resistance movement to the international literary scene with the literary genres they publish such as stories, poems and novels. One of these intellectuals is Ibrahim Nasrallah, who gained fame with his novels on Palestine and which is the subject of this study. Nasrallah, who published poems, stories, novels and literary criticism books, was also interested in calligraphy, painting, music, photography and cinema. Nasrallah's novel series called al-Malhât-al-Palastîniyyah, in which he discusses Palestine from various aspects and covers a different historical period in each, has been the subject of various academic studies. Tuyûru'l-hazer, which is the first novel of the series and deals with the struggle for survival of Palestinian refugees in refugee camps in Jordan is the subject of this study. In this article, first of all, the life, works and literary personality of Ibrahim Nasrallah were discussed, and then general information about the novel in question was given. Afterwards, the social structure depicted in the novel was divided into subheadings such as family, education, economy, political situation, religion and cultural values, and was associated with its impact on Palestinian refugees. Within this scope, the phenomenon of marriage in the novel has been examined and it has been determined that different aspects and types of the family, which is the core structure of society, are presented in the novel. In addition, when the economic and psychological factors affecting marriage are taken into consideration, it has been determined that the economic problems caused by migration cause young girls to see marriage as a salvation, and that their families see the girls as a burden due to economic difficulties and traditional factors. In the novel, besides Ali and Ayşe, who got married through a arranged marriage, Zevbe'a and Ummu Halil, who were brought together by difficult conditions and were an example of sacrifice, Ebû Ali and Halime, who got married in order to get rid of loneliness, love stories that did not result in marriage and were presented in different ways, are also evaluated under the head of "Family Institution and Marriage". Nasrallah attributes education as sacred as the homeland, and therefore draws attention to the importance of education in many of his works. According to him, a free homeland and a free individual are only possible with good education. He reflects this point of view in his novel Tuyûru'l-hazer and discusses in detail the unfavorable educational conditions of refugees. The novel, which deals with the lives of Palestinian refugees who immigrated to Jordan between 1948 and 1967, naturally touches on the economic difficulties these refugees suffered. This economic hardship that refugees resist can be seen in the depiction of the places they live in, men working at risk in quarries for low wages, children hunting to contribute to the household income, or the marriage hopes of young girls who want to get married to financially relieve their families. On the other hand, in the characters' narratives about the past in different contexts, it is emphasized that poverty started due to the Israeli occupation, that they had fertile lands and a prosperous life before migration, that they worked in privileged jobs and that they could imagine a future, and the reader was expected to see the economic change. In his novel Tuyûru'l-hazer, Nasrallah also sheds light on the political situation of the Nakba and Nakse periods and reflects the psychological impact of this situation on Palestinian refugees. Political events begin with the forced migration caused by the state of Israel, which was founded in 1948, and end with another migration caused by the Arab-Israeli War in 1967. In addition, historical events such as the Deir Yasin massacre and the assassination attack carried out by Jews on British officers at the King David hotel in Jerusalem are also touched upon. The novel also includes evaluations of the beliefs and worship of refugees by quoting verses and hadiths, which are the basic sources of Islam.
Arabic Language and Literature Palestinian Refugees Ibrahim Nasrallah el-Melhâtu Tuyûru’l-hazer.
Ürdün, XX. yüzyılın başlarında Birinci Dünya Savaşı’nın akabinde Abdullah b. Hüseyin liderliğinde Ürdün Emirliği adıyla siyaset sahnesine çıkmış (1921) ve 1946 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazanarak Ürdün Haşimi Krallığı adıyla devletleşme sürecini tamamlamıştır. 1948 yılında İsrail Devleti’nin ilan edilmesi ve sonrasındaki Arap-İsrail Savaşlarıyla birlikte Filistinlilerin Ürdün’e göç etmesi, Ürdün’de siyasi ve kültürel anlamda önemli bir hareketliliğe neden olmuştur. Filistinlilerin beraberinde götürdüğü matbaa ve basın yayım araçları sayesinde Ürdün, birçok modern edebi türle tanışmıştır. Ürdün’deki Filistinli aydınlar, yayımladıkları hikâye, şiir, roman gibi edebi türlerle Filistin davasını ve direnişini uluslararası edebiyat sahnesine taşımışlardır. Bu aydınlardan biri de Filistin konulu romanlarıyla ün kazanan ve bu çalışmanın konusunu oluşturan İbrâhîm Nasrallâh’tır. Şiir, hikâye, roman ve edebiyat eleştirisi kitaplar yayımlayan Nasrallâh, aynı zamanda hat, resim, müzik, fotoğrafçılık ve sinemayla da ilgilenmektedir. Nasrallâh’ın Filistin’i çeşitli yönleriyle ele aldığı ve her birinde farklı bir tarihsel aralığı işlediği el-Melhâtu’l-Filestîniyye adlı roman serisi, çeşitli akademik çalışmalara konu olmuştur. Serinin ilk romanı olan ve Filistinli mültecilerin Ürdün’deki mülteci kamplarında verdikleri yaşam mücadelesine ele alan Tuyûru’l-hazer adlı roman, bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir. Çalışmada öncelikle İbrâhîm Nasrallâh’ın hayatı, eserleri ve edebi kişiliğinden bahsedilmiş ardından söz konusu roman hakkında genel bilgiler verilmiştir. Daha sonra romandaki sosyal yapı aile, eğitim, ekonomi, siyasi durum, din ve kültürel değerler alt başlıklarına ayrılarak Filistinli mülteciler üzerindeki etkisiyle ilişkilendirilmiştir. Bu kapsamda romandaki evlilik olgusu incelenmiş ve romanda toplumun çekirdek yapısı olan ailenin farklı yönlerinin ve çeşitlerinin sunulduğu tespit edilmiştir. Ayrıca evliliği etkileyen ekonomik ve psikolojik etkenler göz önünde bulundurulduğunda, göçün yol açtığı ekonomik sorunların genç kızların evliliği bir kurtuluş olarak görmelerine sebep olduğu ve ailelerinin de ekonomik sıkıntılar ve geleneksel faktörlerden dolayı kızları bir yük olarak gördüğü saptanmıştır. Romanda görücü usulüyle evlenen Ali ve Ayşe, zor şartların bir araya getirdiği ve fedâkarlık örneği olan Zevbe‘a ve Ummu Halil, yalnızlıktan kurtulmak amacıyla evlenen Ebû Ali ve Halime’nin yanı sıra evlilikle sonuçlanmayan ve farklı şekillerle sunulan aşk hikâyeleri de “Aile Kurumu ve Evlilik” başlığı altında değerlendirilmiştir. Nasrallâh, eğitime en az vatan kadar kutsiyet atfeder ve dolayısıyla çoğu eserinde eğitimin önemine dikkat çeker. Ona göre özgür bir vatan ve özgür bir birey ancak iyi bir eğitimle mümkündür. O, bu bakış açısını Tuyûru’l-hazer romanına da yansıtmakta ve mültecilerin elverişsiz eğitim koşullarını detaylı bir şekilde ele almaktadır. 1948-1967 yılları arasında Ürdün’e göç etmiş Filistinli mültecilerin yaşamını ele alan roman, doğal olarak bu mültecilerin çektiği ekonomik sıkıntılara da değinir. Mültecilerin direndiği bu ekonomik zorluk, yaşadıkları mekânların tasvirinde, erkeklerin düşük bir ücret karşılığında taş ocaklarında risk altında çalışmalarında, çocukların ev geçimine katkı sağlamak amacıyla avlanmalarında veya ailelerini maddi açıdan rahatlatmak için evlenmek isteyen genç kızların evlilik umutlarında görülebilir. Öte yandan karakterlerin farklı bağlamlarla geçmişe dair yaptıkları anlatımlarda yoksulluğun İsrail’in işgali nedeniyle başladığı, göç öncesi bereketli topraklara ve müreffeh bir hayata sahip oldukları, imtiyazlı işlerde çalıştıkları ve bir gelecek hayal edebildikleri vurgulanarak okurun yaşanan ekonomik değişimi görmesi beklenmiştir. Nasrallâh, Tuyûru’l-hazer romanında Nekbe ve Nekse dönemlerinin siyasi durumuna da ışık tutmakta ve bu durumun Filistinli mülteciler üzerindeki psikolojik etkisini yansıtmaktadır. Siyasi olaylar 1948 yılında kurulan İsrail devletinin neden olduğu zorunlu göçle başlar ve 1967 yılındaki Arap-İsrail Savaşı’nın neden olduğu başka bir göçle son bulur. Ayrıca Deyr Yasîn katliamı ve Yahudilerin Kudüs’teki Kral Davud otelinde İngiliz subaylara düzenledikleri suikast saldırısı gibi tarihte yaşanmış olaylara da temas edilir. Roman, İslam’ın temel kaynakları olan ayet ve hadislerden iktibasla mültecilerin inanç ve ibadetlerine yönelik değerlendirmeler de içerir. Filistin’de 1948 sonrası yaşanan göç ile birlikte ülkelerini terk edip Ürdün’e sığınan mültecilerin yaşamlarına ışık tutan roman, mültecilerin gelenek, görenek ve kültürel değerlerine ilişkin betimlemeler de içerir. Çoğu eleştirmene göre başarılığı bir şekilde yapılan bu betimlemeler, romanın doğallığını, samimiyetini ve gerçekliğini arttırmaktadır.
Arap Dili ve Edebiyatı Filistinli Mülteciler İbrâhîm Nasrallâh el-Melhâtu’l-Filestîniyye Tuyûru’l-hazer.
ÇALIŞMA AYNI ZAMANDA BAŞKA BİR DERGİYE GÖNDERİLMEMİŞTİR.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Art History |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 10 Issue: 2 |