Abstract
Muhammed b. Yusuf es-Senûsî, IX. (XV.) yüzyıl Kuzey Afrika’sının önemli Eşʻarî kelâmcılarındandır. Onun başta kelâm ve tasavvuf olmak üzere ilâhiyât ilimlerinin pek çoğunda eserler kaleme aldığı bilinmektedir. Bu ilimlerin arasında mantık ilminin de yer almış olması onun, “istidlâl” konusunda söz sahibi olduğunu göstermektedir. Senûsî’nin Ümmü’l-berâhin adlı risâlesi “Lâilâhe illallah Muhammedün Resulullah” sözünün bütün akîdenin kaynağı olduğu inancını delillendirmek maksadıyla yazılmıştır.
Allah’ın varlığı ve sıfatlarının ispatı için kullandığı istidlâller yanında o, risâlesinde “Muhammedün Resulullah” sözüne dayanarak peygamberlerde bulunması gereken özellikleri de ortaya koymuş ve sıdk, emânet ve tebliğ olarak saydığı bu özellikleri çeşitli delillerle ispatlamaya çalışmıştır. Senûsî, bu sözün kapsamına diğer peygamberlere, meleklere, semavî kitaplara, âhiret gününe inanmanın da girdiğini savunur. Ona göre bunun sebebi, Hz. Peygamber’in bütün bunları tasdik etmeyi din olarak getirmiş olmasıdır. O, “Ümmü’l-berâhin”de peygamberlerin sahip oldukları sıfatlarla ilgili istidlâllerini daha çok hulfî kıyâsa dayandırmıştır. Bunun yanında muʻcize ile istidlâl, iki aslı bir sonuca göre düzenleme, zincirleme kıyâs, matvî kıyâs formlarını da kullanmıştır.