Ölümsüzlük ya da ölüm sonrası varoluş,
felsefi-teolojik gelenekte kayda değer bir geçmişe sahip olan ve aynı zamanda
tazeliğini de hiç yitirmeyen köklü problematiklerdendir. İnsanın gelecek hayat
beklentisi, teistik dini inançlarda ‘yeniden diriliş’ öğretileri-akîdeleri ile
karşılanırken, felsefi yaklaşımlarda ise ‘ruhsal ölümsüzlük’ tezleriyle
cevaplanmaktadır. Ne var ki her iki savın da bütünüyle sorunsuz bir muhtevaya
sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu çalışmada, düşünce tarihinin bu kadîm
problematiğinin Molla Sadrâ’nın felsefi-kelâmi düşüncesinde nasıl ele
alındığına yer verilecektir. Sadrâ, nefsin varoluşsal tekâmülüne dayanan ve
‘ben’in kesintisiz bir süreç içerisinde gelişimini sürdürdüğü özgün bir diriliş
öğretisi sunar. ‘Cevherî hareket’, ‘hayal yetisinin soyutluğu’ ve ‘uhrevi
bedenler’ teorilerinin temel parametreler olarak kullanıldığı bu öğreti, dünyevî
bedenlerin iadesini savunan klasik kelâmi düşünceyle varlığa ruhsal olarak
devam edildiğini kabul eden felsefi doktrine eleştirel bir cevap
niteliğindedir. Bu açıdan, ‘biyolojik bedenle diriliş’ ve ‘ruhsal ölümsüzlük’
teorileri arasında sıkışıp kalan İslam eskatolojisi için de üçüncü bir
alternatif şık olarak belirmektedir.
Immortality, or life after death one of
the deep-rooted problamatics that most noteworthy backgrounded and never losing
its freshness, in the philosophic-thelogical custom. While the expectations of
people about the next life, is satisfied as ‘resurrection’ by the theistic
beliefs doctorines-thoughts, it is also answered as ‘soul immortality’ by the
philosophical approaches. But it is impossible to say both thesis have smootly
aspects. In this study, we will rank how this ancient problematic in the
history of thought is dealt with in Mulla Sadra's philosophy. Sadra offers an
original doctrine of resurrection, which is based on the existential evolution
of the self and continues to develop in a continuous process. This doctrine, in
which the theories of substantive movement,
abstractness of imagination and selestial-spiritual bodies are used as
basic parameters, is a critical answer to the philosophical doctrine that
acknowledges the continuity of spiritual existence with the classical thelogical
thought that advocates the return of worldly bodies. In this respect, it
appears as a third alternative alternative for Islamic eschatology, trapped
between theories of de resurrection through biological body and spiritual
immortality.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2018 |
Submission Date | October 14, 2018 |
Acceptance Date | December 18, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 16 Issue: 2 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.