The promise and the threat (al-wa’d wa al-wa‘īd) issue, which has been debated among theological sects, is primarily related to the problem of grave sin. This critical issue discussed in the framework of the problem of grave sin and in the context of the faith-action relationship has been shaped based on the definitions of faith of the emerging sects. Through examining the Qur’ān verses about al-wa’d and al-wa‘īd, answers to such questions whether the Qur’ān verses about to indicate generality (‘umūm) or specification (khusūs) and whether divine promise and threat can change have been sought. In the beginning, the disputations occurring between Murji’ah and Mu‘tazilah, afterward, have become one of the essential matters of debate among Māturīdīs and the Mu‘tazilī scholars. Even though Imām Māturīdī expresses common criticisms against Khawārij and Mu‘tazilah, he mainly condemns the Mu‘tazilī doctrine. Mu‘tazilah treats the principle in question based on the idea that, by force of divine justice, it is necessary for God to reward the faithful and punish the disobedient. According to them, because a grave sin that is not repented requires to stay permanently in the hell, intercession (shafā‘ah) is not possible for such a person. However, Māturīdī argues that a claim of this kind cannot be valid from the point of justice by emphasizing that faith, which is a state of constant assent, prevents the punishment. In this essay, Māturīdī’s criticisms have been discussed with regard to directly related issues such as justice, grave sin, and intercession.
İtikadî mezhepler arasında tartışılan va‘d-vaîd konusu temelde büyük günah problemiyle ilgili önemli bir konudur. Büyük günah sorunu çerçevesinde iman-amel ilişkisi bağlamında ele alınan bu önemli konu, ortaya çıkan fırkaların iman tanımlarına bağlı olarak şekillenmiştir. Va‘d ve vaîd ayetleri, kapsamı açısından ele alınarak umum veya husus ifade edip etmediği, ilâhî va‘d ve vaîdin değişip değişmeyeceği gibi soruların cevapları aranmıştır. Başlangıçta Mürcie ile Mu‘tezile arasında meydana gelen tartışmalar daha sonraki süreçte Mâtürîdîler’le Mu‘tezile kelâmcıları arasında önemli tartışma konularından birisi olmuştur. İmam Mâtürîdî, konu hakkında Hâricîler ve Mu‘tezile’ye ortak eleştiriler getirmekle birlikte daha ziyade Mu‘tezilî düşünceyi eleştirmektedir. Mu‘tezile, bu ilkeyi ilâhî adaletin bir gereği olarak mü’minleri ödüllendirip isyankârları cezalandırmanın Allah’a vacip olduğu düşüncesi üzerinden ele almaktadır. Onlara göre tövbe edilmeyen büyük günah ebedî olarak cehennemde kalmayı gerektirdiği için o kişiye şefaat edilmesi de mümkün değildir. Ancak Mâtürîdî, sürekli bir tasdik hali olan imanın ebedî cezaya engel olduğunu vurgulayarak adalet noktasında böyle bir iddianın geçerli olmayacağını savunmaktadır. Bu makalede Mâtürîdî’nin eleştirileri, konuyla doğrudan ilişkili olan ilâhî adalet, büyük günah ve şefaat açısından ele alınmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Submission Date | January 14, 2020 |
Acceptance Date | June 23, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 18 Issue: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.