Mu‘tezile mezhebi denince akla gelen ilk mesele akılcılıktır. Mu‘tezile akılcılığı denince de verilen örneklerin başında mârifetullah konusu gelmektedir. Mârifetullah, kelâmda hüsün-kubuh, bilgi ve nazar bahisleri altında ele alınmıştır. Kelâm ekolleri arasında temel bir tartışma olan mârifetullah, günümüzde de birçok çalışmaya konu olmuştur. Bu çalışmaların bazılarında konu ya genel olarak mezheplere göre ya da önemli Mu‘tezilî âlimlere göre incelenmiştir. Burada Mu‘tezile’nin mârifetullahı aklî bir yükümlülük olarak gördüğü ve mârifetullah konusunda aklı mutlak bilgi kaynağı kabul ettiği ifade edilmiş ancak havâtırın rolüne değinilmemiştir. Yapılan bazı çalışmalarda ise havâtırın mârifetullahtaki rolüne kısaca değinilmekle yetinilmiştir. Bu çalışmada ise Mu‘tezile tarafından özelikle mârifetullaha ulaşma bağlamında teorik içeriğe büründürülmüş bir sâik olan havâtırın mahiyeti, kaynağı ve bulundurması gereken şartlar incelenmiştir. Ayrıca havâtırın akıl ve mârifetullah konularındaki rolüne yönelik Mu‘tezile’nin görüşü aktarılmıştır. Son olarak mârifetullah bağlamında Mu‘tezile’ye verilen akılcı hükmünün keyfiyeti değerlendirilmiştir.
Bu bağlamda Muʻtezilî düşünürlerin, önemli epistemolojik kaynak kabul ettikleri aklı, havâtırla destekleyerek onun işlevselliğini artırdıkları tespiti yapılmıştır. Hatta havâtırla desteklenen aklın bilgi elde etmedeki hata olasılığını ortadan kaldırmaya yönelik havâtırın belli zorunlu şartları bulundurması gerektiğini söylemiş ve bununla metafizik alanda objektif bir bilginin imkânını göstermişlerdir. Ayrıca eylemlerin olumsuz neticeleri hakkında uyarıda bulunmasından dolayı havâtıra, kişiyi iyiye yönlendirme, yaratılış gayesi olan mükâfatlandırma ve özelliklede mârifetullaha ulaştırma yolunda tedbir mahiyetinde uyarıcı görev yüklemişlerdir. Ancak havâtırla harekete geçen bir akıl yürütme eylemine bağlı olarak mârifetullaha yönelik mükellefiyetin meydana geleceğini ifade etmişlerdir. Bu sebeple herkese havâtırın gelmesinin vâcip/zorunlu olduğu ve gelmediği takdirde kişinin mârifetullaha ulaşmakla mükellef tutulamayacağı yönünde neredeyse görüş birliği sağlamışlardır. Sonuç olarak Muʻtezile’ye göre havâtırla, bir taraftan Allah’a bağlı olan aklın dinî ve ahlakî alandaki işlevselliği artmaktadır. Öte yandan da Allah’tan bağımsız bir akıl düşünülemeyeceği için insan, mutlak olarak değil, Allah’ın sınırlarını çizdiği oranda bir düşünme potansiyeline sahiptir. Bu sebeple mârifetullah konusunda Mu‘tezile’ye verilebilecek akılcılık hükmü yanlış, en azından eksik bir yargıdır.
Katkılarından dolayı kıymetli danışmanım Prof. Dr. Sinan ÖGE’ye müteşekkirim.
When Mu’tazila is the case, the first matter that comes to mind is rationalism. Similarly, when Mu'tazilite rationalism is the case, ma'rifatullah is one of the first examples to be given. In Kalām, ma'rifatullah is discussed under the subjects of al‐Husn‐al‐Qubh, knowledge and opinion. As a central matter of discussion for Kalām schools, ma'rifatullah has been the subject of a great many studies in today’s world. In some of these studies, the matter was analysed either generally according to sects in general, or according to major Mu'tazilite scholars. Here it is stated that Mu'tazila considers ma'rifatullah as a mental responsibility and that it regards intelligence as the ultimate source of knowledge, however the role of khawatir is not mentioned. Yet, in certain studies the role of khawatir in ma'rifatullah has been touched upon only briefly. In this study, however, the quality, source and the required conditions of khawatir, a motive to which theoretical content was attributed by Mu'tazila specifically in the context of reaching ma'rifatullah, are analysed. Furthermore, towards the role of khawatir in the subjects of intellect and ma'rifatullah, Mu'tazilite views are provided. Finally, the state of Mu'tazila for being adjudged as rationalist is evaluated within the context of ma'rifatullah.
In this regard, it has been determined that Mu'tazilite thinkers increased the functionality of intelligence, which they consider to be an important epistemological source, by supporting it with khawatir. They even stated that khawatir needs to possess certain requisite qualifications to eliminate the mind’s possibility of making mistakes about obtaining knowledge, and with that they showed that it is actually possible to have objective information in a metaphysical field. Besides, khawatir was attributed a kind of warning function acting as a precaution for guiding to the right path, rewarding –which is the purpose of being created- and especially for reaching to ma'rifatullah because it warns about the negative consequences of actions. However, in connection with the act of reasoning initiated by khawatir, they stated that responsibility for ma'rifatullah can emerge out. For this reason, they almost achieved a consensus on the suggestion that it is wajib/obligatory for everyone to have khawatir, and one cannot be obliged to be responsible about reaching ma'rifatullah. As a result, according to Mu'tazila in religious and moral fields the functionality of intelligence, which is connected to Allah in one sense, increases with khawatir. On the other hand, just as “intelligence” independent from Allah is unimaginable, people don’t have a certain thinking potential, but they have thinking potentials in a rate defined by Allah. Therefore, in terms of ma'rifatullah, the provision that Mu'tazila is rationalist can be said to be wrong, or at least deficient.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religion, Society and Culture Studies |
Journal Section | ARTICLES |
Authors | |
Early Pub Date | July 10, 2023 |
Publication Date | July 28, 2023 |
Submission Date | January 17, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |