Rusya’da 1917 yılında Bolşeviklerin yönetimi devralması ile beraber dine karşı sert bir politika izlenmeye başlanmıştı. Komünist yönetim- de dine yer yoktu. Halkın büyük bir bölümü Ortodoks Hristiyan olan Sovyet Rusya’da Rus Ortodoks Kilisesi’ne karşı ağır baskı uygulanmış- tı. Özellikle 1930’larda yürütülen din karşıtı kampanya daha da hız- lanmış, birçok kilise kapatılmış veya komünist yönetimce mallarına el konulmuştu. Aynı zamanda patrik seçimi yapılması da yasaklanmıştı. Sovyet Rusya’daki bu politika II. Dünya Savaşı’nda yaşanan gelişme- lerle farklı bir boyut kazanacaktı. Almanların SSCB’ye saldırmasının ardından Ortodoks dini liderler Nazilere karşı Sovyet rejiminin yanın- da yer almıştı. Rus topraklarının savunulması için halk teşvik edilmiş- ti. Kilise’nin bu “vatansever” tavrı Stalin’in dikkatini çekmiş ve 1943 yılının sonbaharında Stalin, üç Ortodoks Metropolitle bir görüşme gerçekleştirmişti. Bu görüşmenin ardından kilise-devlet ilişkilerinde bir iyileşme meydana gelmişti. Kiliseler yeniden açılmaya başlanmış, dini özgürlükler artmıştı. Stalin’in yeni din politikasının arkasında ya- tan sebep yalnızca kilisenin “vatansever” faaliyetinden ibaret değildi.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra topraklarını genişleten Sovyet rejimi, Ba- tılı ülkelere karşı Sovyet yönetiminin dine karşı hoşgörülü olduğunu göstermeye çalışmıştı. Böylece Batı’nın Sovyet yayılmacılığından duy- duğu endişeyi azaltmayı planlamıştı. Bu çalışma kilise-devlet ilişkile- rinde iyileşmenin başladığı 1943 yılından tekrar kilise üzerinde bas- kının oluştuğu 1957 yılına kadar olan dönemde Sovyet yönetiminin kiliseye yönelik politikasının bir analizini yapmaktadır.
SSCB Rus Ortodoks Kilisesi Josef Stalin Metro- polit Sergiy Nikita Kruşçev.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 15 Sayı: 60 |