Son yüzyılın en büyük problemlerinden
olan iklim değişikliği ile dünya, enerji sektöründe yenilenebilir enerji gibi yeni
alanlara yönelmiştir. İklim değişikliğine neden olan ve atmosfere yayılan sera
gazlarının azaltımı konusunda ülkeler yeni çerçeve anlaşmaları yapmaya ve gaz
emisyonlarını kontrol altında tutmak için çalışmaya başlamışlardır. İklim
değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçeve
1992 yılında düzenlenen zirvede Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi (BMİDÇS)’nin eki olarak kabul edilen Kyoto Protokolü’dür. Söz konusu
protokol gelişen teknoloji ve sürdürülebilir yatırım projeleri ile sera gazı emisyonlarını
azaltma faaliyetlerini teşvik etmektedir. Bu kapsamda, büyük paya sahip karbon
gazının azaltımı için piyasa oluşturulması, oluşan piyasanın işleyiş süreçleri
ve piyasadaki alım satım işlemleri karbon ticareti olarak adlandırılmaktadır.
Karbon ticaretiyle birlikte karbon finansmanı yeni bir finansman unsuru olarak
karşımıza çıkmaktadır. Karbon piyasalarının oluşması için ülkeler, kurum ve
kuruluşların ekolojik ayak izlerini gündeme alıp hesaplamaları gerekmektedir. Hem
küresel anlamda hem de ülkemizde söz konusu ayak izleri arasında en hızlı artış
gösteren ve oransal olarak büyük bir paya sahip olan iz Karbon Ayak İzi’dir. Söz
konusu ayak izi hesaplamalarında tek atık olarak görülen karbon diğer izlere
göre farklı bir konumda ele alınmalıdır. Karbon Ayak İzi, insanın yaşamsal
faaliyetleri sonucunda bilerek ya da bilmeyerek üretmiş olduğu karbondioksitin
çevreye verdiği zarar olarak değerlendirilebilir. Bu çalışma ile karbon
ticareti hakkında bilgi vererek söz konusu hususta ortaya çıkan veya
çıkabilecek potansiyel durumu hem genel hem de Türkiye açısından
değerlendirerek bir farkındalık yaratmak amaçlanmıştır.
Most countries have had tendencies
into new areas such as renewable energy, especially in energy sector because of
the climate change, which is one of the biggest problems of the last century.
In order to reduce greenhouse gases, which cause climate change and spread
through the atmosphere, and to keep the gas emissions in check, countries have
started to form new framework agreements. In this respect, in the World Summit,
taking place in Brazil in 1992, the only international framework, accepted as the appendix of United Nations
Framework Convention on Climate Change (UNFCCC) and providing the challenge of
global warming and climate change, is the Kyoto Protocol. In this context,
carbon trading is defined as creation of a market for reductions of the carbon
dioxide gas having the largest share, the market's processes of functioning and
transactions in the market. Together with carbon trading, carbon financing has become
a new financing element. With the rapid growth of carbon trade and emerging new
market, carbon economy is seen as the most effective way to finance sustainable development. For the
formation of carbon market, countries, institutions and foundations should take
the ecological footprints into consideration and make calculations. Carbon
footprint is the largest share in the total distribution of the world and
Turkey's Ecological footprint, as well as showing the fastest increase. Evaluation
of being only waste used in
calculations (due to the acceptance of
greenhouse gases released into the atmosphere as waste), requires to be
examined on a different perspective from other footprints classified according
to the type of terrain. Carbon footprint is the measure of damages of human
activities to the environment in terms of the amount of greenhouse produced and
measured from type of carbon dioxide gas. The most important condition of the
functioning of the carbon stock emerged
as a result of carbon trading is to determine of the carbon footprint. The aim of this study is to give awareness about carbon trade
by evaluating the potential situation that occurs or may occur in terms of both
general perspective and Turkey.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 29 Issue: 1 |