Bu çalışma, literatürdeki genel tanımlamaya göre 1821-1885 yılları arasındaki zaman dilimini kapsayan Türk hâkimiyeti döneminde, Afrikalılık ve Araplığı sentezleyerek bu coğrafyaya özgü bir Afro-Arap kültürü oluşturmayı başarmış Sudan’da bu kültürün en önemli öğelerinden biri olan Sudan Arap şiirinin incelenmesini konu edinmektedir. Konuyu temellendirmek ve meseleye bütüncül bir bakış açısı sağlamak amacıyla çalışmada, Sudan şiirinin başlangıç evresi olarak bilinen Func döneminden önceki erken dönemden itibaren Arap şiirinin gelişim aşamalarından söz edilmiştir. Bu dönemde Sudan’da Arap şiirinin durumunu ortaya koymak adına Arap edebiyat tarihi kaynaklarında yer alan bilgilerden yararlanılmıştır. Söz konusu dönemin meşhur şairlerine nispet edilen gerek edebiyat tarihi kaynakları gerekse şairlerin divanlarında yer alan şiirler tema analizine tâbi tutularak dönemin önemli şiir türlerinin tespiti için çaba gösterilmiştir. Tespit edilen şiirlerin içerikleri üzerine yapılan incelemeler, şairlerin yoğun bir şekilde üzerinde durdukları konuların belirlenmesine imkân tanımıştır. Bu bağlamda methiye ve mersiye şiirlerinin, Türk hâkimiyeti döneminde şairlerin en çok örnek verdikleri iki şiir türü olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın odağında yer alan dönemde Sudanlı şairlerin ortaya koydukları eserler ile Câhiliye, Emevî ve Abbâsî dönemi şairlerinin şiirleri arasındaki bağın güçlü olduğu görülmüştür. Sudan şiirinin önceki dönemlerinde halk dili olan âmmiceyle söylenen şiirlerin fasîh Arapçayla nazmedilmesi, Fasîh Klasik Şiir Akımı adında bir akımı başlatmıştır. Türk hâkimiyeti döneminde Sudanlı şairlerin özellikle Mısır ve Hicâz gibi bölgelerde dinî eğitim almaları, dinî-tasavvufî akımların etkisiyle muhafazakâr bir kişiliğe sahip olmaları, söyledikleri şiirlerde dinî anlamların yoğunlaşmasına yol açmıştır. Bu şiirler sadece dinî anlamlar içermekle yetinmemiş, eserlerin ritim, name ve melodik yönlerini ön planda tutan tasavvuf şiirinin aksine sağlam yapı, etkileyici üslup, güzel anlam ve hatasız dil gibi şiirin kalitesini artıracak hususlara odaklanmıştır. Sudan’da Türk hâkimiyeti döneminde pek çok şair yetişmiştir. Bu şairlerin büyük bir kısmı şair kişiliklerinin yanında din âlimi vasfına sahiptir. Şeyh el-Emîn ed-Darîr, eş-Şeyh İbrâhîm Abduddâfi‘, Ahmed el-Ezherî, Hüseyin ez-Zehrâ, Muhammed Osmân el-Mîrğanî, el-Medâvî Abdurrahmân, Muhammed Ahmed Hâşim, Ömer el-Ezherî, Muhammed Ömer el-Bennâ, Abdulğanî es-Sillâvî, Yahyâ es-Sillâvî ve Muhammed Tâhir el-Meczûb gibi şairler, dönemin Arap şiirinin önemli isimlerindendir. Bu dönemde pek çok şair yetişmiş olsa da günümüze ulaşan şiir miktarı oldukça sınırlıdır. Bu şiirler büyük ölçüde methiye ve mersiyelerden ibaret olmakla birlikte, bu iki tür kadar çok olmasa da fahr ve hamaset şiirleri de bizlere seçkin örnekler sunmaktadır. İçerdiği anlam itibarıyla ele alındığında methiyelerin genellikle; Hz. Peygamber’e (sas), devlet yöneticileri ve tasavvuf ehli din adamlarına tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Mersiyelerin ise Sudan toplumuna siyasî, askerî, dinî-tasavvufî alanlarda önderlik yapan şahsiyetlerin vefatlarından duyulan hüznün dile getirilmesinde kamuoyunun duygularına tercüman olduğu görülmektedir. Fahr ve hamaset şiirlerinin olumlu veya olumsuz bir şekilde Sudan’daki Türk yönetimini konu edinmekten uzak durması, dikkatleri çeken bir husus olarak ön plana çıkmaktadır. Türklerden bahseden methiye ve mersiyelerin aksine fahr ve hamaset şiirlerinin Sudan’ın coğrafî sınırlarını aşarak Mısır’daki ʻUrâbî isyanı gibi Arap milliyetçiliği temelli hareketleri destekleyici bir karakter sergilediği görülmektedir. Sudan’daki Türk-Mısır hükümetine karşı savaşmış, Mehdîlik iddiasında bulunmuş ve kendi adıyla kurduğu harekete dinî ve siyasî liderlik yapmış Muhammed Ahmed el-Mehdî’nin, dönemde görülen tüm şiir türlerine konu olan önemli bir karakter olduğu anlaşılmaktadır. Şiirlerin dua, rahmet, şefaat, bağışlanma temennisinin yanında ebced harfleriyle tarih düşürerek sona ermesi, Kur’ân ayetlerinden iktibâsı önemsemesi, muhtelif bedî sanatları içermesi, fasîh Arapçayla âmmicenin bir arada kullanılması gibi hususlar, dönem şiirinin karakteristik özellikleri arasında yer almaktadır.
Sayın hocalarım, Teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
This study is based on the examination of Sudanese Arabic poetry, which is one of the most important elements of the Afro-Arabic culture successfully formed in Sudan in a manner that is unique to this geography by synthesizing Africanness and Arabicness during the Turkish rule encompassing the time period between the years 1821 and 1885 according to the general definition in the literature. With the aim of grounding the subject and providing a holistic perspective to the matter, this study discusses the developmental phases of Arabic poetry starting from the early period prior to the Funj era, which is known as the starting phase of Sudanese poetry. In order to reveal the state of Arabic poetry in Sudan during this period, information obtained from Arabic literary history sources was used. It was aimed to determine the important genres of poetry in the corresponding period by subjecting the literary history sources attributed to the well-known poets of the era as well as the poems included in the collections of these poets to a theme analysis. The examinations made on the content of detected poems allowed for the determination of the subjects that were intensively used by the poets. In this context, it was determined that eulogy and elegy were the two genres of poetry that the poets in the period of Turkish rule exemplified the most. It was observed that the connection between the poems produced by Sudanese poets during the period in the focus of the study and those of the poets of the Jahiliyyah, Umayyad and Abbasid periods was reinforced. The versing of poems that had previously been recited in ammiya, which was the public language in the former periods of Sudanese poetry, in Modern Arabic initiated a movement called the Modern Classical Poetry Movement. The fact that Sudanese poets during the period of Turkish rule received religious education particularly in regions such as Egypt and Hejaz and possessed a conservative personality with the influence of religious-sufi movements caused religious meanings to be intensified in the poems they recited. These poems not only included religious meanings, but also focused on matters increasing the quality of poetry such as a solid structure, striking tone, pleasant meaning and faultless language, in contrast with Sufi poetry, which emphasizes rhythm, harmony and melodic aspects of works. The period of Turkish rule in Sudan produced many poets. Most of these poets functioned as religious scholars in addition to their literary persona. Poets such as Sheikh al-Amin ed-Darîr, Sheikh İbrahim Abdul Dafi, Ahmad al-Azhari, Husayn al-Zahra, Mohammad Uthman al-Mirghani, al-Madawi Abdul Rahmân, Mohammad Ahmad Hashem, Omar al-Azhari, Mohammad Omar al-Banna, Abdul Ghani al-Sillawi, Yahia al-Sillawi and Mohammad Taher al-Majdhub are among the important figures of the Arabic poetry of the time. Although many poets emerged during this period, the number of poems that reached today is very limited. These poems mostly consist of those in the genres of eulogy and elegy while poems in the genres of self-praise and heroism (although not as many as the aforementioned genres) present select examples, as well. In terms of their meaning, it is understood that eulogy poem generally refer to the Holy Prophet (PBUH), state administrators and religious scholars specializing in sufism. It is observed that elegy poems, on the other hand, reflect the emotions of the public in the expression of the sorrow felt by the passing of figures that led the Sudanese society in political, military and religious-sufistic fields. The fact that self-praise and heroism poems refrained from mentioning the Turkish administration in Sudan in a positive or negative light stands out as a striking point. In contrast with the eulogy and elegy poems that mention the Turks, it is observed that self-praise and heroism poems exceeded the geographical boundaries of Sudan and exhibited a characteristic in support of the movements based on Arabic nationalism, such as the ʻUrabi revolt in Egypt. It is understood that Mohammad Ahmad al-Mahdi, who fought against the Turkish-Egyptian government in Sudan, claimed to be the Mahdi and served as a religious and political leader in the movement he established under his own name, is an important character who was subject to all types of poetry found in the period. The fact that the poems ended by providing the date with abjad letters, placed importance on citing the verses of the Qur'an, included various unique arts and used Modern Arabic in conjunction with ammiya in addition to their petition for forgiveness, prayer, mercy and intercession are among the characteristic features of the poetry of the period.
Arabic Language Rhetoric Sudan Poetry Turkish Rule Eulogy Elegy Religious-Sufistic Influence
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing, Religion, Society and Culture Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 12, 2022 |
Publication Date | December 15, 2022 |
Submission Date | July 4, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 5 Issue: 2 |